Hadislerimiz

Peygamberimiz'in (sav) döneminden kutsal alıntılar.

Hoşgeldiniz, Hayırlı Geceler

Diyat

Huzeyl kabilesinden iki kadın, biri diğerini öldürmüştü. Bunlardan her ikisinin kocası ve birer oğlu vardı. Resulullah (sav) efendimiz maktülenin diyetini ödeme işini, kafilenin (öldüren kadının) akilesine yükledi, kocasını ve oğlunu bu külfetten uzak tuttu. Çünkü bu ikisi Huzeyl'den değillerdi. Maktülenin akilesi, "ölenin mirası da bize aittir" dediler. Aleyhissalatu vesselam: "Hayır! Mirası, kocasına ve oğluna aittir!" buyurdu."

Resulullah (sav) Ebu Cehm İbnu Huzeyfe'yi zekat tahsildarı olarak gönderdi. Adamın biri sadaka ödeme meselesinde onunla inatlaştı. Ebu Cehm (ra) de adama vurup başından yaraladı. Hemen Hz. Peygamber (sav)'e gelip: "Ey Allah'ın Resulü, kısas istiyoruz" dediler. Resulullah onlara: "Size şu şu miktar diyet vereyim!" dedi ise de razı olmadılar. Resulullah (sav) miktarını daha da artırarak: "Size şu şu miktar diyet vereyim" dedi. Onlar yine razı olmadı. Hz. Peygamber (daha da artırarak): "Size şu şu kadar diyet vereyim" dedi. Bu sefer razı oldular. Bunun üzerine aleyhissalatu vesselam Efendimiz: "Ben bu akşam halka konuşup, onlara razı olduğunuzu bildireceğim!" dedi. "Pekala" dediler. Resulullah (sav) hitabesinde: "Bu Leysliler bana kısas talebiyle geldiler. Ben onlara (kısasa bedel) şu şu miktar diyet teklif ettim, onlar da razı oldular, siz de razı mısınız?" diye sordu. Fakat berikiler: "Hayır, razı değiliz!" dediler. Muhacirun onlara kızıp üzerlerine yürüdü. Resulullah (sav) onlara dokunmamalarını emretti. Muhacirun da ileri gitmekten vazgeçti. Sonra onları çağırıp, onlara verdiğini artırdı ve sordu: "Razı oldunuz mu?" "Evet" dediler. Resulullah tekrar: "Ben halka hitap edip, razı oldugunuzu bildireceğim" dedi. Onlar: "Pekala?" dediler. Resulullah halkı çağırarak: "Razı mısın?" diye sordu. "Evet razıyız!" dediler."

Resulullah (sav) buyurdu ki: "Allah Teala hazretleri, her şeyde iyiliği emretmiştir. Öyleyse öldürdüğünüz zaman öldürmeyi iyi yapın. Kesecek olursanız kesmeyi iyi yapın. Bıçağın ağzını bileyin. Hayvana (zahmet vermeyin) rahat ettirin."

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Hayvan(ın sebep olduğu mağduriyet) hederdir, kuyu(nun sebep olduğu mağduriyet) hederdir. Maden(in sebep olduğu mağduriyet) hederdir. Defineye humus (beşte bir nisbetinde zekat) vardır."

Sehl İbnu Ebi Hasme denen Ensar'dan bir zat şunu haber vermiştir: "Resulullah (sav), kendisine (Sehl'e) zekat develerinden yüz tanesini diyet olarak ödemiştir. Yani, Hayber'de öldürülen Ensari'nin diyeti olarak."

Bir adam Resulullah (sav)'ın hücrelerinden birinden içeriye bakmıştı. Resulullah (sav) elinde bir okla adama kalktı. Onu batırmak için, ihtiyatla adamın üzerine gitmesini seyreder gibiyim.

Resulullah (sav) (bir gün, halka) hitabetti, (Ebu Hüreyre, hadisin vürudu ile ilgili) bir kıssa anlattı (hadiste şu ibare de vardı): "Ebu Şah dedi ki: "Ey Allah'ın Resulü! (bu hutbeyi) bana yazıverin!" Bu taleb üzerine Aleyhissalatu vesselam: "Evet Ebu Şah'a yazıverin!" emir buyurdular.

Resulullah (sav)'a yardım taleb etmek üzere bir adam gelip: "Ey Allahın Resulü! (Efendim) falana ait şu cariye var ya (onun yüzünden efendim bana sıkıntı veriyor)" dedi. Aleyhissalatu vesselam "Vah! Neyin var?" deyince adam: "Bela hasıl oldu. Köle (ben demek istiyor) efendinin cariyesine bakmıştı, efendi kıskançlıkla erkeklik uzvunu burdu (hadım etti)" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Adamı bana getir!" emretti. Efendi çağırıldı ama getirilemedi. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam: "Öyleyse git, sen hürsün!" ferman buyurdu. Adam: "Ey Allah'ın Resulü! (Efendimin kölesi olmamda direnmesi halinde) kim bana yardımcı olacak?" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Sana yardımcı olmak bütün müslümanlara terettüp eder" cevabını verdi.

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Mükatebe karşı bir hadd işlenir (diyet almaya hak kazanırsa) veya mirasa mazhar olursa, (borcunu ödeyerek) hürriyetinden kazandığı miktarca onlara varis olur." Resulullah (sav) şöyle buyurdular: "Mükateb, ödediği hisse nisbetinde hür diyeti öder, geri kalanı köle diyetinden öder."

Üsame İbnu Zeyd (ra)'i dinledim, diyordu ki: "Resulullah (sav) bizi Huruka'ya gönderdi. Sabah baskını yapıp hezimete uğrattık. Ben ve Ensar'dan biri, Hurukalı bir adama rastladık. Adama galebe çalmıştık, Lailaheillallah dedi. Adam bunu söyler söylemez Ensari savaşmayı bıraktı, ben devam ettim ve mızrağımı saplayıp öldürdüm. Medine'ye geldiğimiz zaman benim yaptığım, Resulullah'ın kulağına ulaşmış. (Beni çağırttı ve) "Ey Usame! Sen, lailaheillallah dedikten sonra adam mı öldürdün?" diye sordu. Ben: "O bunu, canını kurtarmak için söyledi!" dedim. Resulullah (sav): "Sen onu Lailaheillallah dedikten sonra öldürdün mü?" dedi. Bu cümleyi o kadar çok peşpeşe tekrar etti ki, keşke bugünden daha önce müslüman olmasaydım (müslüman olarak böyle bir cinayeti işlememiş olurdum) diye temenni ettim. [Müslim'in Cündeb'ten kaydettiği bir diğer rivayet şöyle: "Sen Lailaheillallah diyeni öldürdün mü? Kıyamet günü Lailahellallah gelince ona nasıl hesap vereceksin?" Bunu ona çok tekrarladı."]

Allah(c.c.) sizlerden ve cümle İslam aleminde ki bütün kardeşlerimizden razı olsun.

La ilahe İllallah Muhammed'ur Resulullah


Vintage vektörleri Freepik tarafından tasarlanmıştır.

Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Bu sayfadan alıntı yaparak veya kopyalayarak herşeyi kullanabilmeniz ticari ve gelir getiren amaçlar hariç herşey için serbesttir.

2012, Hadislerimiz.com