Peygamberimiz'in (sav) döneminden kutsal alıntılar.
Dikkat, bu websitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanmaktayız. Eğer çerezler hakkında bilgi sahibi değil iseniz daha fazla bilgi için buraya tıklayın.
Bir adam sordu: "Ey Allah'ın Resulü! Biz, cahiliye devrinde, Receb ayında atire kurbanı kesiyorduk. Şimdi ne yapmamızı emir buyurursunuz?" Resulullah şu cevabı verdi: "Hangi ayda olursa olsun, Allah için kesin ve Allah için hayır hasenatta bulunun, Allah için yedirip içirin." Yine sordular: "Cahiliye devrinde Fere' kurbanı kesiyorduk, şimdi ne yapmamızı emrederdiniz?" Resulullah (sav) dedi ki: "Kırda otlayan her bir sürü için bir fere' kurbanı vardır. Bu o yıl doğan ve hacılara yük taşıyarak güce gelinceye kadar diğerleriyle birlikte beslediğin bir hayvandır. O safhaya gelince kesip etini yolculara tasadduk edersin." Ebu Kılabe'ye dendi ki: "Bir fere' kurbanı gerektiren sürü ne miktar olmalıdır?" Yüz (baş hayvan)" diye cevap verdi.
Haris İbnu Amr, Resulullah (sav)'a atire ve fere' kurbanları hakkında sormuş, Resulullah da kendisine: "Dileyen atire kurbanı kessin, dileyen de kesmesin; dileyen fere' kurbanı kessin dileyen de kesmesin. Davarın bir kurban hakkı vardır!" diye cevap vermiş, parmaklarının hepsini kapayıp sadece birini yummayarak onu göstermiştir.
Babası (ra)'ndan anlatıyor: "Resulullah (sav) vahşi hayvanların derilerinden yaygı yapılmasını nehyetti."
Muaviye İbnu Ebi Süfyan (ra)'a (hilafeti esnasında) Mikdam İbnu Ma'dikerb, Amr İbnu'l-Esved ve Kınnesrin ahalisinden Beni Esedli bir adam bir heyet halinde geldiler. Hz. Muaviye, Mikdam'a: "Hasan İbnu Ali (ra)'nin vefat ettiğini biliyor musun?"dedi. Haberi işiten Mikdam "İnna lillah ve inna ileyhi raciun!" diyerek (üzüntüsünü ifade etti.) Ona falan (Muaviye): "Bunu bir musibet mi addediyorsun?" dedi. Mikdam: "Niye musibet addetmiyeyim? Resulullah (sav) onu kucağına almış "Bu bendendir. Hüseyin ise Ali (ra)'dendir!" buyurmuştu dedi. Beni Esed'den olan adam da (Hz. Muaviye'ye yaranmak için, Hz. Hasan'ın ölümünü bir fitnenin sönmesine teşbihen): "Allah bir ateşi söndürdü!" diye söze karıştı. Mikdam: "Bugün ben, seni kızdırmaya ve hoşlanmadığın şeyleri sana duyurmaya devam edeceğim!" dedi. Sonra şöyle seslendi: "Ey Muaviye! Eğer doğru söylersem beni tasdik et, yalan söylersem beni tekzib et!" Hz. Muaviye (ra): "Pekala öyle yapacağım" dedi. Mikdam: "Allah aşkına söyle! Resulullah (sav)'ın altın takınmayı yasakladığını işittin mi?" dedi. Hz. Muaviye: "Evet!" dedi. Mikdam: "Allah aşkına söyle! Resulullah'ın ipek giymeyi yasakladığını biliyor musun?" diye sordu. Hz. Muaviye: "Evet biliyorum!" dedi. Mikdam tekrar sordu: "Allah aşkına söyle! Resulullah (sav)'ın vahşi hayvan derisini giymeyi, üzerlerine binmeyi yasakladığını biliyor musun?" Muaviye yine: "Evet biliyorum!" diye cevapladı. Hz. Muaviye'nin bu sözü üzerine Mikdam dedi ki: "Allah'a kasem olsun ey Muaviye, bütün bunları ben senin evinde gördüm." Hz. Muaviye şu cevabı verdi: "Ey Mikdam, anladım ki senin elinden bana kurtuluş yok (söylediklerinin hepsi doğru)!" Halid (İbnu Velid) der ki: "Hz. Muaviye, Mikdam (ra)'a diğer iki arkadaşına (Amr İbnu'l-Esved ve Esedli adam) nazaran daha çok ihsan ve atada bulunulmasını emretti. Ayrıca (Mikdam'ın) oğluna (beytü'l-malden) iki yüz (dirhem) tahsisatta bulundu. Mikdam ise (Hz. Muaviye'nin verdiği) ihsanları arkadaşlarına dağıttı. Esedli ise aldıklarından kimseye birşey vermedi. Bu durum Hz. Muaviye'ye ulaşınca: "Mikdam kerem sahibi cömert birisidir. Elini açmıştır. Esedli adam ise malik olduğu şeyi iyi tutan birisidir" dedi.
Allah(c.c.) sizlerden ve cümle İslam aleminde ki bütün kardeşlerimizden razı olsun.