Peygamberimiz'in (sav) döneminden kutsal alıntılar.
Dikkat, bu websitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanmaktayız. Eğer çerezler hakkında bilgi sahibi değil iseniz daha fazla bilgi için buraya tıklayın.
Ömer İbnu'l-Hattab (ra) Hz. Peygamber (sav)'e hitab ederek: "Ey Allah'ın Resulü (tavaftan sonra kılınan iki rek'atı) Makam'ın gerisinde kılsak (daha iyi olmaz mı?)" diye bir temennide bulunmuştu, hemen şu ayet nazil oldu: "İbrahim'in makamını namazgah yapın..." (Bakara, 125).
Resulullah (sav), Kureyza günü, (şairi) Hassan İbnu Sabit'e: "Müşrikleri hicvet, zira Cebrail seninle beraberdir!" dedi.
Resulullah (sav)'ın şöyle söylediğini işittim: "Hassan onları -yani müşrikleri- hicvetti, hem şifa verdi, hem de şifa bulduk. Hassan (ra) buyurdu ki: "Sen Muhammed'i hicvettin, ben de onun adına cevap veriyorum. Bu isimde Allah katında mükafaat vardır. Sen Muhammed'i nezih, müttaki, Resulullah vefakar, ahlaklı olduğu halde hicvettin. Sen O'na denk olmadığın halde O'nu hiciv mi ediyorsun? İkinizden hangisi kötü ise iyi olana feda olsun. Muhakkak ki, babam, babası ve ırzım, Muhammed'in ırzını sizden korumak için muhafızdır. Kızcağızımı kaybedeyim, şayet siz atlarımızı Keda'nın etrafını toz duman etmiş göremezsiniz. O atlar, üzerinize gemlerini çökerek gelirken, sırtlarında ince mızraklar vardır. Atlarımız pek hızlı koşarlarken, kadınlar başörtüleriyle tozlarını alırlar. Şayet bizden yüz çevirirseniz umre yaparız, fetih geldi mi, perde kalkar. Aksi takdirde öyle bir günün kavgasını bekleyin ki, o günde Allah dilediğini aziz kılacaktır. Allah der ki: "Ben bir kul gönderdim, o hakkı söyler, kendisinde hiçbir gizlilik yoktur." Allah der ki: "Ben bir ordu hazırladım, bu ordum emeli cihad olan Ensardır." Biz (Ensariler)e her gün Kureyş'ten ya sövmek, ya kavga, ya da hiciv vardır, öyle ise, sizden kim Resulullah'ı hicveder, veya över veya yardım ederse bizce birdir. Allah'ın Resulü Cibril aramızdadır. Ruhu'l-Kudüs'ün bir dengi yoktur."
Resulullah (sav) buyurdular ki: "İnsanların en hayırlıları benim asrımda yaşayanlardır. Sonra bunları takip edenlerdir, sonra da bunları takip edenlerdir." İmran (ra) dedi ki: "Kendi asrını zikrettikten sonra iki asır mı, üç asır mı zikretti bilemiyorum." Bu sonuncuları takiben öyle insanlar gelir ki kendilerinden şahidlik istenmediği halde şahidlikte bulunurlar, onlar ihanet içindedirler, itimad olunmazlar. Nezirlerde (adak) bulunurlar, yerine getirmezler. Aralarında şişmanlık zuhur eder." [Bir rivayette şu ziyade var: "Yemin taleb edilmeden yemin ederler."]
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Ben kendimi cennete girmiş gördüm. Derken Ebu Talha'nın hanımı Rumeysa ile karşılaştım (ra). Bir de hışırtı kulağına geldi. "Bu kimitn hışırtısı" dedim, "Bilal'in" dediler. Avlusunda bir cariye bulunan bir köşk gördüm. "Bu kime ait?" dedim. "Ömer İbnu'l-Hattab'ındır" dediler, içine girip bakmayı arzu ettim. Ancak senin kıskanç olduğunu hatırladım ve geri döndüm." Ömer, bu söz üzerine ağladı ve: "Sana karşı da mı kıskanç olacağım ey Allah'ın Resulü!" dedi.
Resulullah (sav)'a sordum: "(Ey Allah'ın Resulü!) insanların hangisi size daha sevgilidir?" "Aişe" buyurdular. "Ya erkeklerden?" dedim "babası" buyurdular. "Sonra kim?" dedim. "Ömer" buyurdular ve başka bazı erkekler saydılar.
Resulullah (sav) (bir gün) halka hitab ederek buyurdular ki: "Allah Teala Hazretleri bir kulunu, dünya ile nezdindeki tercihte muhayyer bıraktı, O kul, Allah'ın nezdindekini tercih etti." Bu söz üzerine Hz. Ebu Bekr ağlamaya başladı. Biz, Aleyhissalatu vesselam, Allah tarafından muhayyer bırakılan bir kul hakkında verdiği haber sebebiyle onun ağlamasına hayret ettik. Meğer, muhayyer bırakılan o kul Aleyhissalatu vesselamın kendisi imiş. Meğer bunu en iyi anlayan da aramızda Ebu Bekr imiş. Resulullah (sav) buyurdular ki: "Sohbetiyle olsun malıyla olsun bana en ziyade ikramda bulunan Ebu Bekr'dir, Eğer, ben Rabbimden başkasını halil (dost) tutacak olsaydım, mutlaka Ebu Bekr'i halil edinirdim, (Allah arkadaşınızı kendine halil kıldı). Ancak (aramızda) İslam kardeşliği ve İslam muhabbeti var [(bu) efdaldir]. Mescide açılan (hususi) hiçbir kapı bırakılmayıp, hepsi kapatılacak, sadece Ebu Bekr'in kapısı açık bırakılacak."
Üç şeyde Rabime muvafakat ettim: (Resulullah (sa'a): "Ey Allah'ın Resulü! Makam-ı İbrahim'de bir namaz yeri edinsen!" dedim, arkadan: "İbrahim'in makamını namazgah edinin" (Bakara 125) ayeti nazil oldu. "(Bir gün) "Ey Allah'ın Resulü! Huzurunuza iyiler de facirler de giriyor. Emretseniz de ümmühatu'l-mü'minin örtünseler!" dedim. Bunun üzerine hicab (örtünme) ayeti nazil oldu. Resulullah (sav)'ın hanımları kıskançlıkta birleştiler. Ben de: O sizi boşarsa Allah O'na sizden hayırlısını verir" demiştim, bunun üzerine şu ayet indi (Mealen): "Rabbi O'na sizden daha hayırlı olan, Allah'a teslim olmuş, iman etmiş, ibadet ve itaatte sebat eden, günahlarından tevbe eden, Allah'a kullukta bulunan, orucunu tutan hanımlar nasib eder ki, onlardan dul olanı da bakire olanı da bulunur" (Tahrim 5).
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bir çoban sürüsünü otlatırken, bir kurt koşarak gelip, sürüden bir koyun kapar. Çoban kurtun peşine düşer ve koyunu ondan kurtarır. Ancak kurt, çobana dönüp bakar ve: "Bu koyunlara yırtıcı gününde, onlara benden başka çobanın olmadığı günde kim bakacak?" der. Halk bunun üzerine: "Sübhanallah! Kurt konuşur mu?" diye hayrete düşerler. Resulullah (sav) (onların bu tereddütleri üzerine): "Buna ben inanıyorum, Ebu Bekr ve Ömer de inanıyor" der. Halbuki o sırada Ebu Bekr ve Ömer orada değillerdi.
Müslim'in bir rivayeti şöyledir: "Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bir adam bir ineği sevkederken üzerine bindi. İnek adama bakıp dik geldi ve: "Ben bunun için yaratılmadım, ben ziraat için yaratıldım" dedi. Halk, hayret ve korku ile: "Sübhanallah, konuşan bir inek ha!" dediler. Resulullah (sav): "Ben (onun konuşmasına) inanıyorum. Ebu Bekr ve Ömer (ra) de inanıyorlar, buyurdular."
Allah(c.c.) sizlerden ve cümle İslam aleminde ki bütün kardeşlerimizden razı olsun.