Hadislerimiz

Peygamberimiz'in (sav) döneminden kutsal alıntılar.

Hoşgeldiniz, Hayırlı İkindiler

Haraç

Resulullah (sav), Necranlılarla iki bin takım elbise üzerine sulh yaptı. Yarısını Safer ayında, yarısını da Recep ayında Müslümanlara teslim edeceklerdi. Ayrıca gazvede kullanmak üzere ariyeten otuz zırh, otuz at, otuz deve ve her çeşit silahtan otuzar aded vereceklerdi. Müslümanlar, bunları, Yemenide ihanetli bir harb olduğu takdirde Necranlılardan alıp kullanacaklar, sonra iade edeceklerdi. Buna mukabil Müslümanlar da Hıristiyan mabedlerini yıkmayacaklar, dini-ilmi reislerine dokunmayacaklar, bir hadise çıkarmayıp yahut da faiz yemedikleri müddetçe dinlerinde rahatsız etmeyeceklerdir.

Hz. Ali (ra) buyurdu ki: "Eğer sağ kalırsam, Beni Tağlib Hıristiyanlarının eli kılınç tutanlarını öldürüp, çocuklarını esir edeceğim. Çünkü Resulullah (sav)'ın onlarla yaptığı antlaşmayı elimle bizzat yazdım: "Çocuklarını Hıristiyanlaştırmayacakları" şartı vardı."

Resulullah (sav)'la Hayber Kalesine indik. Beraberinde başka birçok Müslüman da vardı. Hayber'in sahibi (lideri) cebbar, mütekebbir birisi idi. Resulullah (sav)'a gelerek: "Ey Muhammed! Sizin eşeklerimizi kesmeye, meyvelerimizi yemeye, kadınlarımızı dövmeye hakkınız mı var?" dedi. Resulullah (sav) bu sözlere öfkelenerek emretti: "Ey İbnu Avf, merkebine bin ve şöyle nida et: "Haberiniz olsun, cennet sadece mü'minlere helaldir, namaz kılmak üzere toplanın!" Ravi, devamla, der ki: "Cemaat toplandı. Resulullah (sav) onlara namaz kıldırdı. Sonra da kalkıp şunları söyledi: "Sizden biri, (rahat) koltuğuna kurulup, Allah'ın sadece şu Kur'an'da yazdıklarını mı haram ettiğini sanıyor? Haberiniz olsun, vallahi ben (Allah'ın yasaklarını) duyurdum, (Kur'an'da olmayan hayırlar) emrettim, birçok şeylerden sizleri yasakladım; bunlar, Kur'an'ın bir misli kadar ve belki de daha çoktur. Allah Teala hazretleri, Ehl-i Kitabın evlerine izinsiz girmenizi helal kılmamıştır. Kadınları dövmenizi, borçlarını (olan cizyeyi) verdikten sonra meyvelerini yemenizi de helal kılmamıştı."

Cüheyneli bir adam anlatmıştır: "Resulullah (sav) buyurdu ki: "Sizler muhtemelen bir kavimle savaşıp onlara galebe çalacaksınız. Onlar mallarıyla kendilerini ve çocuklarını size karşı koruyacaklar." Said (İbnu Mansur) rivayetinde der ki: "Sizinle belli şartlarla sulh yaparlar." (Bu cümleden sonra Müsedded ve Said İbnu Mansur şu ifadede) ittifak ederler: "... Artık onlardan (sulh sırasında belirlenenden) başka bir şey alamazsınız. Zira bu size yakışmaz."

Safvan İbnu Süleym, birçok sahabi evlatlarının, babalarından yapmış oldukları rivayetlere dayanarak, Resulullah (sav)'ın şöyle buyurmuş olduğunu naklediyor: "Kim antlaşma yapılan bir kimseye zulmeder veya hakkını tenkis eder veya takatının fevkinde emreder veya onun rızası dışında bir şeyini alırsa, kıyamet günü aleyhine ben delil olacağım."

Resulullah (sav), kendisini Yemen'e gönderdiği zaman, ihtilam olan herkesten (vergi olarak) bir dinar veya -Yemen'de imal edilen bir kumaş olan meafiriden, bir dinara tekabül eden miktarda almasını emretti."

Harb İbnu Ubeydillah, baba tarafından dedesi Umeyr es-Sakafi (ra)'den nakleder: "Resulullah (sav) buyurdular ki: "Haraç Yahudi ve Hıristiyanlardan alınan vergidir. Müslümanlara haraç yoktur." Bir rivayette "uşur yoktur" buyurmuştur.

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bir yerde iki kıblenin varlığı uygun olmaz. Müslüman kimseye cizye yoktur." Süfyan merhum der ki: "Bunun manası şudur: "Bir zımmi, kendisine cizye vermesi gerektikten sonra (vergisini henüz ödemeden) Müslüman olursa, artık bu vergi ondan düşer."

Resulullah (sav) efendimiz buyurdular ki: "Kim bir araziyi haracı ile birlikte (satın) alırsa hicretinden rücü etmiş demektir. Kim de bir kafirin boynundan zilleti kaldırıp onu kendi boynuna koyarsa İslam'a sırtını dönmüş olur." Sinan İbnu Kays der ki: Halid İbnu Ma'dan bu hadisi benden işitince bana: "Bunu sana Şebib mi rivayet etti?" dedi. "Evet" dedim, "öyleyse" dedi, "gidince, söyle bu hadisi bana yazıp göndersin." Sinan İbnu Kays devamla dedi ki: "(Şebib'e) söyledim, onun için hadisi yazıverdi. Tekrar geldiğim zaman Halid İbnu Ma'dan kağıdı sordu. Ben de verdim. Okuyup bu hadisi işitince sahip olduğu arazinin hepsini terketti.

Resulullah (sav) ile birlikte Hudeybiye sulhünde hazır bulunduk. (Sulh yapılıp) oradan döndüğümüz zaman, halk, develerini hızlandırarak (bir yere birikmeye) başladılar. Biz hayretle: "Bu insanlara ne oluyor, (niçin hayvanlarını hızlandırıp bir yere üşüşüyorlar?)" diye sorduk. "Resulullah (sav)'a vahiy gelmiş" dediler. Biz de, halkla birlikte harekete geçip develeri hızlandırdık, ilerleyince Resulullah (sav)'ı Kura'u'l-Gamim denen (Mekke ile Medine arasında Usfan'ın önünde bulanan) yerde bulduk. Devesinin üzerinde duruyordu. Halk toplanınca bize Fetih süresini tilavet buyurdular. Askerlerden biri: "Yani bu sulh bir fetih midir?" dedi. Resulullah (sav): "Evet!" deyip ilaveten: "Muhammed'in nefsini kudret elinde tutan Zat'a yemin ederim bu bir fetihtir" buyurdu. Süre-i celileyi okumaya devam eden Resulullah (sav): "Allah size, ele geçireceğiniz bol bol ganimetler vaadetmiştir. İman edenler için bir delil olması ve sizi doğru yola ulaştırması için bunları size hemen vermiş ve insanların size uzanan ellerini önlemiştir" mealindeki ayete kadar (Fetih 20) okudu. (Ayet'i kerimede işaret edilen acil ganimetle) Hayber kastediliyordu. Buradan ayrılınca Hayber'e gazveye çıktık. (Elde edilen ganimet) Hudeybiye'ye katılanlara taksim edildi. Bunlar bin beş yüz kişi idi. Bunlardan üç yüzü süvari idi. Ganimet on sekiz hisseye ayrıldı. Süvari olana iki, yaya olana bir hisse verildi."

Allah(c.c.) sizlerden ve cümle İslam aleminde ki bütün kardeşlerimizden razı olsun.

La ilahe İllallah Muhammed'ur Resulullah


Vintage vektörleri Freepik tarafından tasarlanmıştır.

Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Bu sayfadan alıntı yaparak veya kopyalayarak herşeyi kullanabilmeniz ticari ve gelir getiren amaçlar hariç herşey için serbesttir.

2012, Hadislerimiz.com