Hadislerimiz

Peygamberimiz'in (sav) döneminden kutsal alıntılar.

Hoşgeldiniz, Hayırlı Geceler

Humus

Hz. Ali (ra) İbnu Ağyed'e dedi ki: "Sana kendimden ve Resulullah (sav)'ın kızı Fatıma (ra)'dan -ki o, babasına, ailesinin en sevgili olanı idi- bahsedeyim mi?" "Evet, bahsedin!" dedim. Bunun üzerine: "Fatıma (ra) değirmen çevirirdi; elinde yaralar meydana gelirdi. Kırba ile su taşırdı. Bu da boynunda yaralar açtı. Evi süpürüyordu. Üstü başı toz-toprak oldu. (Bu sıralarda) Resulullah'a bir kısım köleler getirilmişti. Fatıma'ya: "Babana kadar gidip bir köle istesen!" dedim. Gitti. Aleyhissalatu vesselamın yanında bazılarının konuşmakta olduklarını gördü ve döndü. Ertesi gün Resulullah Fatıma'ya gelerek: "Kızım ihtiyacın ne idi?" diye sordu. Fatıma sükut edip cevap vermedi. Ben araya girip: "Ben anlatayım Ey Allah'ın Resulü!" dedim ve açıkladım: "Fatıma'nın değirmen kullanmaktan elleri yara oldu, kırba ile su taşımaktan da omuzları incindi. Köleler gelince ben kendisine, size uğramasını, sizden bir hizmetçi istemesini ve böylece biraz rahata kavuşmasını söyledim. Bu açıklamam üzerine Resulullah: "Ey Fatıma, Allah'tan kork, Allah'a olan farzlarını eda et, ailenin işlerini yap. Yatağına girince otuzüç kere sübhanallah, otuzüç kere elhamdülillah, otuzdört kere Allahuekber de. Böylece hepsi yüz yapar. Bu senin için hizmetçiden daha hayırlıdır." buyurdular. Fatıma (ra): "Allah'dan ve Allah'ın Resulünden razıyım" dedi. Resulullah ona hizmetçi vermedi.

Bir ihtiyacım için, (bir gün kız kardeşim Hz.) Hafsa (ra)'nın evinin damına çıkmıştım. Resulullah (sav)'ı yüzünü Şam'a, arkasını da kıbleye çevirmiş olarak kaza-yı hacet yapıyor gördüm.

Ebü Musa (ra)'ya bir tavuk getirilmişti. Cemaatten birisi ayrıldı. (Ebu Musa): "Neyin var?" diye sordu. Adam: "Ben onu pis bir şeyler yerken gördüm ve tiksindim ve yememeye yemin ettim" cevabını verdi. Bunun üzerine Ebu Musa: "Yanaş ve ye! Zira ben, Resulullah (sav)'ı (cellale'yi) yerken gördüm" dedi ve adama, yemini için kefarette bulunmasını emretti.

Hz. Muaviye (ra)'yi işittim demişti ki: "Resulullah (sav)'ın şöyle söylediğini işittim: "Allah kimin için hayır murad ederse onu dinde fakih kılar."

Huneyn gününde, Hevazin, Gatafan ve diğerleri çocukları ve develeriyle birlikte (savaş yerine) geldiler. O gün Resulullah (sav)'ın ordusunda da 10 bin kişi vardı. Mekkeli Tuleka'da Resulullah'ın safında idi. (Savaş başlar başlamaz) hepsi geri kaçtı. Aleyhissalatu vesselam yalnız kaldı. O gün iki defa nida etti. İkisi arasına bir başka söz karıştırmadı. Şöyle ki: Sağ tarafına yönelip: "Ey Ensar cemaati!" diye bağırdı. O taraftakiler: "Buyurun ey Allah'ın Resulü! Biz seninle beraberiz! Müjde" dediler. Aleyhissalatu vesselam sonra da soluna döndü: "Ey Ensar cemaati!" diye bağırdı. O taraftakiler de: "Buyur ey Allah'ın Resulü! Müjde, biz seninleyiz!" dediler. Aleyhissalatu vesselam beyaz bir katırın üstünde idi. Katırdan indi ve: "Ben Allah'ın kulu ve elçisiyim!" dedi. (Müslümanlar toparlanıp mukabil hücuma geçince) müşrikler hezimete uğradı. Aleyhissalatu vesselam çok ganimet elde etti. Onu Muhacirler ve Tuleka arasında taksim etti. Ondan Ensar'a hiçbir şey vermedi. Bunun üzerine Ensariler (ra) (serzenişte bulunup): "Sıkıntı olunca biz çoğalıyoruz: Ama ganimeti bizden başkasına veriyor!" dediler. Bu sözleri Aleyhissalatu vesselamın kulağına ulaşmıştı, hemen Ensar'ı topladı. "Ey Ensar cemaati! Herkes dünyalıkla dönerken, siz Muhammed (sav)'la dönmekten, evinizde onunla beraber olmaktan razı ve memnun değil misiniz?" dedi. Ensar: "Elbette ey Allah'ın Resulü, razıyız, memnunuz!" dediler. Aleyhissalatu vesselam: "İnsanlar bir vadiye yürüseler, Ensar da bir geçide yürüse, ben Ensar'ın geçidinde giderim" buyurdular.

Ashabım, Resulullah (sav)'a usre (darlık) ordusu, yani Tebük Gazvesi sırasında yüklerini koyacakları deve hakkında sormam için beni gönderdiler. Yanına vardığımda meğer öfkeliymiş de ben hissedememişim. "Ey Allah'ın Resulü," dedim, "arkadaşlarım size, beni gönderdiler, kendilerine yük devesi vermenizi istiyorlar." "Vallahi ben onlara hiçbir yük devesi veremem!" buyurdular. Ayrıldım, ama üzgündüm, hem yük devesi verilmeyişine, hem de bana kızmış olabileceği korkusuyla üzgündüm. Arkadaşlarımın yanına varıp Aleyhissalatu vesselam'ın söylediğini kendilerine haber verdim. Sonra Resulullah bana birini [Bilal'i] göndererek beni çağırdı ve: "Şu çifti, şu çifti, şu çifti al! Bunları arkadaşlarına götür. Ve dedi ki: "Allah -veya Resulullah- sizi bunlarla taşıyacak, bunlara binin" dedi. Ben onları arkadaşlarıma götürdüm ve: "Resulullah sizleri bunlarla taşıyacak. Lakin, vallahi sizden biri, sizin için ilk istediğim zaman, Resulullah'ın söylediğini ve vermem dediğini duyan birine gitmedikçe yakanızı bırakmam" dedim. Arkadaşlarım: "Vallahi sen yanımızda (müttehem değilsin), doğru söylediğine inanıyoruz. Ama sen yine de dilediğini yap!" dediler. Ebu Musa, onlardan bir grupla gitti. Resulullah (sav)'ın önce söylemiş olduğu sözü işitenlere vardılar. Bunlar Ebu Musa'nın kendilerine söylediği şeyleri aynen söylediler.

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bana beş şey verilmiştir ki, bunlar benden önceki peygamberlerden hiçbirine verilmemiştir. Her peygamber sadece kendi kavmine gönderilmiştir. Ben ise kırmızılara (Acemlere) ve siyahlara (Araplara) da gönderildim. Bana ganimetler helal kılındı. Halbuki benden öncekilerden kimseye helal değildi. Yer bana fahur, pak ve mescid kılındı. Her kim namaz vaktine girerse, nerede olursa olsun namazını kılar. Ben, bir aylık mesafede olan düşmanımın içine düşen bir korku ile yardıma mazhar oldum. Bana şefaat (etme yetkisi) verildi."

Mısır ehlinden biri geldi, hacc yapmak istiyordu. Oturan bir grup gördü ve: "Bunlar da kim?" dedi. "Kureyşliler" denildi. "Aralarındaki yaşlı zat da kim?" dedi. "Abdullah İbnu Ömer (ra)" denildi. (Abdullah'a yaklaşarak) "Sana bir şey soracağım, bana ondan haber ver. Hz. Osman Uhud günü (savaş meydanından) kaçmış mıydı, biliyor musun?" diye sordu. O da: "Evet!" dedi. "Onun Bedir'de kaybolduğunu ve savaşta hazır bulunmadığını da biliyor musun?" diye sordu. "Evet!" dedi. Adam bu cevap üzerine: "Allahuekber!" deyip döndü. Abdullah İbnu Ömer (ra): "Gel!" dedi, sana açıklayayım: "Uhud'daki firarına gelince: " şehadet ederim ki, Allah onu affetti, mağfirette bulundu. Nitekim Allah Teala Hazretleri, haklarında şu ayeti indirdi: "Muhakkak ki iki ordunun karşılaştığı günde içinizden geri dönen kimseleri, Resulullah'ın emrine muhalefet gibi hareketleriyle kazandıkları bazı günahlar yüzünden şeytan kaydırmak istedi. Fakat gerçekten Allah onların günahlarını bağışladı..." (Al-i İmran 155). Bedir'deki kayboluşuna gelince: Onun nikahı altında Resulullah (sav)'ın kerimeleri Rukiyye (ra) vardı ve hasta idi. Aleyhisaalatu vesselam kendisine: "Rukiyye ile kal. Sana Bedr'e katılan bir kimsenin sevabı ve (ganimetten alacağı) pay var" buyurdu. (O da bu istek üzerine kaldı). Bey'atu'r-Rıdvan'daki kayboluşuna gelince: Eğer Batn-ı Mekke'de ondan daha aziz biri olsaydı, (Resulullah), yerine onu gönderecekti. Aleyhissalatu vesselam, Mekke'ye onu gönderdi. Bey'atu'r-Rıdvan, Osman (ra) Mekke'ye gittikten sonra akdedildi. Resulullah (sav), Bey'at akdi sırasında sağ elini sol eli üzerine koyarak: "Bu da Osman yerine!" buyurdular. Resulullah (sav)'ın sol elinin Osman için hayrı, onların sağ elinin, kendileri için olan hayrından fazla idi. Sonra İbnu Ömer (ra), adama: "Haydi şimdi bu (anlattıklarımı) beraberinde götür!" dedi.

Resulullah (sav) buyurdular ki; "Ben Eş'ari cemaatinin geceleyin evlerine girerkenki Kur'an okuyuşlarını seslerinden tanırım. Gündüzleyin girerlerken evlerini görmemiş de olsam, geceleyin Kur'an okuyuşları sebebiyle seslerinden evlerini tanırım. Onlardan biri Hakim'dir. Atlılara -yahut düşmana dedi- rastlayınca, onlara: "Arkadaşlarım, kendilerini beklemenizi söylediler" dedi"

Resulullah (sav) (öldüğü vakit geride) ne dinar, ne dirhem, ne köle, ne cariye ne de başka bir şey bıraktı. Onun bıraktıkları beyaz katırı, silahı ve yakınları için tasadduk ettiği bir tarladan ibaretti.

Allah(c.c.) sizlerden ve cümle İslam aleminde ki bütün kardeşlerimizden razı olsun.

La ilahe İllallah Muhammed'ur Resulullah


Vintage vektörleri Freepik tarafından tasarlanmıştır.

Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Bu sayfadan alıntı yaparak veya kopyalayarak herşeyi kullanabilmeniz ticari ve gelir getiren amaçlar hariç herşey için serbesttir.

2012, Hadislerimiz.com