Peygamberimiz'in (sav) döneminden kutsal alıntılar.
Dikkat, bu websitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanmaktayız. Eğer çerezler hakkında bilgi sahibi değil iseniz daha fazla bilgi için buraya tıklayın.
Onlar orada şöyle bağrışırlar: Rabbimiz, bizi çıkar, yapmış olduğumuzdan bambaşka iyi amel (ve hareketler)de bulunacağız. Size, iyice düşünecek kimsenin düşünebileceği, öğüt kabul edilebileceği kadar ömür vermedik mi? Size (azab ile) korkutan da gelmişti. Şimdi tadın (o azabı)! Artık zalimler için hiçbir yardımcı yoktur" (Fatır,37) ayetinde geçen "korkutan da gelmişti" ibaresinde kastedilen şeyin Kur'an'la gelmiş olan Muhammed (sav) olduğunu söyledi."
Antakya şehrinde firavunlardan bir firavun vardı. Allahu Teala Hazretleri ora halkına elçiler gönderdi. Bunlar üç kişiydiler. İkisi önce geldi, bunları yalanladılar. Allah bunları bir üçüncüyle takviye etti. Elçiler, onları hakka çağırıp, emredilen şeyleri açıklayıp, dinlerinin batıl olduğunu söyledikleri vakit; peygamberlere: "Biz sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık, vazgeçmezseniz sizi mutlaka taşlarız. Bizden size muhakkak acıklı bir işkence de dokunur dediler. Peygamberler de: "Sizin uğursuzluğunuz (musibetleriniz)", dediler, "kendi beraberinizdedir. Size nasihat edilirse mi? Hayır, siz haddi aşıp taşanlar güruhusunuz." (Ya-Sin 18-19). (Rezin ilavesidir. Bu manada bir rivayet Taberi Tefsirinde gelmiştir (22, 101))
O şehrin en uç, (kenar)ından koşarak bir adam geldi: Ey kavmim, dedi, uyun o gönderilmiş olanlara; uyun sizden hiçbir ücret istemeyen o kimselere. Onlar hidayete ermiş (zatlar)dır. Ben beni yaratana neden kulluk etmiyecekmişim? Siz (hepiniz) ancak ona döndürülüp götürüleceksiniz. Ben O'ndan başka tanrılar edinir miyim? Eğer O çok esirgeyici (Allah), bana bir zarar (yapmak) isterse onların (iddia ettiğiniz) şefaati bana hiçbir faide vermez. Onlar beni asla kurtaramazlar. Şüphesiz ben o takdirde mutlak apaçık bir sapıklık içindeyim (demek)dir. Gerçek, ben Rabbinize iman ettim. İşte bunu benden duyun. (Ona): Gir cennete, denildi. (O da): N'olurdu dedi, kavmim bilselerdi, Rabbimin beni bağışladığını, beni (cennetle ikram) edilenlerden kıldığını. Ya-Sin, 20-27) mealindeki ayetler hakkında şu açıklamada bulundu: "Bu zat hayatında da, ölümünde de kavmine nasihatta bulundu." (Rezin ilavesidir, kaynağı bulunamamıştır.)
Biziz o saf saf dizilenler, mutlak biz (Saffat, 165) mealindeki ayetle ilgili olarak demiştir ki: "Melaike, Rablerinin yanında, teşbih ederken saf saf olurlar." (Rezin ilavesidir. Bu manada bir rivayet Taberi Tefsiri'nde gelmiştir (23, 67). Müslim'in bir rivayeti de bu manayı te'yid eder (Mesacid 4, (522))
Resulullah (sav) şöyle söyledi: "Kim her gece Vakıa suresini okursa ona fakirlik gelmez. Müsebbihat'da, (Sebbeha veya Yüsebbihu ile başlayan surelerde) bir ayet vardır, (sevabca) bin ayete bedeldir." (Rezin'in ilavesidir)
Yeryüzünü, öldükten sonra Allah'ın tekrar dirilttiğini bilin, akledersiniz diye size delillerimizi açıkladık (Hadid, 17) mealindeki ayetle ilgili olarak şöyle buyurdu: "Allah kalbleri kasavet ve katılıktan sonra yumuşatır, (tevhid hususunda) mutmain ve (Rabbine) yönelmiş kılar. Ölmüş kalpleri ilimle, hikmetle diriltir (Ayet bu manayı ders vermektedir). Arzın yağmurla diriltilmesi zaten gözle görülen bir durumdur." (Rezin'in ilavesidir. ed-Dürrü'l-Mensur İbnu'l-Mübarek'in rivayeti olarak kaydetmektedir (6, 175))
Bu ayet ile benden başkası amel etmedi. (Rezin'in ilavesidir, İbnu Kesir kaydetmiştir (4, 326))
...O, bunların yüreklerine korku düşürdü. Öyle ki, evlerini hem kendi elleriyle hem müminlerin elleriyle harap ediyorlardı, işte ey akıl ve basiret sahipleri bundan ibret alın (Haşr, 2) mealindeki ayet, Hz. Peygamber (sav) tarafından Medine'den sürülen Yahudiler hakkında nazil oldu. Hz. Peygamber (sav) mallarından (silah hariç), sadece develerinin taşıyabileceği kadarını götürmelerine izin vermişti. Onlar, evlerinin eşiklerinden, kapılarından ve diğer ahşap kısımlarından tutup yıkıyorlardı. Beni Nadir'in hurmalığı hassaten Resul-i Ekrem'in idi, O'na bunu Cenab-ı Hakk tahsis etmiştir. (Rezin'in ilavesidir. Bu rivayetin manasında uzunca bir rivayeti, Ebu Davud tahric etmiştir. [(Harac, 23, (3004).])
Ehl-i Kitaptan o kafir kardeşlerine: Andolsun, eğer siz yurtlarınızdan çıkarılırsanız biz de muhakkak sizinle beraber çıkarız, sizin aleyhinizde hiçbir kimseye ebedi taat etmeyiniz. Eğer sizinle harp ederlerse muhakkak ve muhakkak biz, size yardım ederiz" diyen o münafıkları görmedin mi? Halbuki Allah şahidlik eder ki, onlar hakikaten ve katiyyen yalancıdırlar" (Haşr, 11), mealindeki ayette zikri geçen kimsenin münafıkların başı Abdullah İbnu Übey olduğunu, bu sözü Beni Nadir Yahudilerini Hz. Peygamber (sav)''in Medine'den çıkarmak istediği zaman, onları Hz. Peygamber (sav)'e karşı tahrik etmek için söylediğini belirtir. (Rezin'in ilavesidir.)
Resulullah (sav) mescidde iken huzuruna girdim. Bana: "Ey Ebu Zerr mescide tahiyye (selam vermek) gerekir" buyurdu. Ben: "Mescide verilecek selam nedir?" diye sorunca: "(Girince) kılacağın iki rek'at namazdır" dedi. Ben: "Ey Allah'ın Resulü, Hz. İbrahim ve Hz. Musa'nın suhuflarında olanlardan herhangi bir şey size indirildi mi?" diye sordum, şu cevabı verdi: "Ey Ebu Zerr! (Evet, şu mealdeki ayetler indi deyip okudu:) "Şüphesiz iyi temizlenen ve Rabbinin adını zikredip de namaz kılan kimse umduğuna erişmiştir. Belki siz dünya hayatını (ahiretten) üstün tutarsınız. Halbuki ahiret daha hayırlı, daha süreklidir. Şüphesiz ki bunlar evvelki sabitelerde, İbrahim ile Musa'nın sahifelerinde de vardır" (A'la, 14-19). Ben tekrar sordum: "Ey Allah'ın Resulü, Hz. İbrahim ve Hz. Musa (a.s.)'nın suhuflarında ne vardı?" "Bunlarda" dedi, "hep ibretli şeyler vardı, (mesela şöyle denmişti): Ölümü görüp bildiği halde gamsız-kedersiz yaşayana şaşarım, Cehenneme kesinlikle inandığı halde gülene şaşarım, içinde yaşayanlarla birlikte dünyanın devamlı değiştiğini görüp de ondan tatmin bulana şaşarım. Kadere inanıp da (haram-helal ayırımı yapmadan hırsla mal peşinde) yorulana şaşarım. Ahiret hesabına inanıp da o maksadla çalışmayana şaşarım" (Rezin ilavesidir, ed-Dürrü'l-Mensur'da (6, 341) daha uzun olarak kaydedilmiştir)
Allah(c.c.) sizlerden ve cümle İslam aleminde ki bütün kardeşlerimizden razı olsun.