Peygamberimiz'in (sav) döneminden kutsal alıntılar.
Dikkat, bu websitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanmaktayız. Eğer çerezler hakkında bilgi sahibi değil iseniz daha fazla bilgi için buraya tıklayın.
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kur'an-ı Kerim'de otuz ayetlik (şanı yüce) bir süre vardır. Bu süre (kendisini okuyan) kimseye (kıyamet günü) şefaat eder ve Allah'ın onu affetmesini sağlar. Bu süre Tebarekellezi bi-Yedihi'l'Mülk'dür" (Ebu Davud'daki rivayette: "(Okumak suretiyle) arkadaşlığını kazanan kimseye sure şefaat eder" denilmiştir.)
Hz. Peygamber (sav), cinlere Kur'an okumadığı gibi, onları görmedi de. Resulullah (sav) bir grup ashabıyla Ukaz panayırına gitmek niyetiyle yola çıktı. Bu esnada, şeytanlarla, semadan gelen haber arasına engel konmuş idi. (Bundan dolayı, mutad olarak semadan haber getiren) şeytanlar üzerine şahablar gönderildi. Böylece şeytanlar kavimlerine (eli boş ve habersiz) döndüler. Kavmi: "Ne var, niye (boş) döndünüz?" diye sordular. Onlar: "Bizimle semavi haber arasına mania kondu, üzerimize şahablar gönderildi. (Biz de kaçıp geri geldik)" dediler. "Bu, dediler, yeni zuhur eden bir şey sebebiyle olmalı, arzın doğusunu ve batısını dolaşın, (bu engel hakkında bir haber getirin)." (Yeryüzünü taramak üzere gruplar halinde yola çıktılar. Bunlardan Tihame tarafına giden bir grup, (Ukaz panayırına giderken yolda ashabıyla sabah namazı kılmakta olan Hz. Peygamber (sav)'e (Nehle denen yerde) rastladı. Kur'an-ı Kerim'in tilavetini duyunca durup kulak kabarttılar. "Bizimle semavi haber arasına engel olan şey işte bu!" deyip kavimlerine döndüler. Onlara şöyle dediler: "Biz hakiki hayranlık veren bir Kur'an dinledik ki o, Hakk'a ve doğruya götürüyor. Bundan dolayı biz de ona iman ettik. Rabbimize (bundan sonra) hiçbir şeyi asla ortak tutmayacağız.." (Cin 1-2) Bunun üzerine Cenab-ı Hakk Peygamberine (sav) vahyederek durumu bildirdi: "(Habibim) de ki: Bana şu hakikatler vahyolunmuştur: "Cinden bir zümre (benim Kur'an okuyuşumu) dinlemiş de (şöyle) söylemişler: "Bize, hakiki hayranlık veren bir Kur'an dinledik ki o, Hakk'a ve doğruya götürüyor..." (Cin 1... Cin'in Sözü 15. ayette biter).
Müzzemmil suresinde geçen: "Ey (esvabına) bürünen (habibim), gecenin birazı hariç olmak üzere kalk, yarısı miktarınca, yahud ondan birazını eksilt. Yahut (o yarının) üzerine (ilave edip) artır. Kur'an'ı da açık açık tane tane oku..." (Müzzemmil 1-4) ayetleri hakkında şu açıklamayı yaptı: Bu ayeti, aynı surede yer alan: "...O, buna sizin takat getiremiyeceğinizi bildiği için size karşı (ruhsat canibine) döndü. Artık Kur'an'dan kolay geleni okuyun..." (Müzzemmil 20) müteakip bir ayet neshetti." İbnu Abbas (ra) devamla, surede geçen: "Şüphesiz gece kalkışı daha tesirli ve o zaman okumak daha elverişlidir" (6. ayet) mealindeki ayette geçen, "gece kalkışı"ndan murad, gecenin evvelidir. Böylece mana şu oluyor: "Gecenin evvelinde kalkmak, gece namazı olarak Allah'ın size farz kıldığı ibadeti yerine getirmenize daha elverişlidir." Bunun sebebi şudur: İnsan bir kere uyudu mu, ne zaman uyanacağını bilemez. "Şüphesiz gece kalkışı daha tesirli ve o zaman okumak daha elverişlidir" ayetinde geçen "okumak daha elverişlidir'den maksada gelince, "Kur'an'ı anlamak, Kur'an'da fıkıh sahibi olmak" demektir. İbnu Abbas, "Gündüzleyin seni uzun uzun alıkoyacak işler var" (7. ayet) mealindeki ayeti de, "Kur'an okumaktan çokça uzak kalmak" şeklinde anlamıştır.
Bir başka rivayette şöyle denir: Müzzemmil suresinin baş tarafi indiği zaman mü'minler, Ramazan ayındaki kalkışları gibi geceleri kalkarlardı. Bu hal surenin (ruhsat getiren) son kısmı nazil oluncaya kadar devam etti." (Ebu Davud'un bazı tanzimlerinde bu hadisler Kıyamu'l-Leyl başlığı altında kaydedilmiştir.)
Ey Muhammed! Cebrail sana Kur'an okurken, unutmamak için acele edip onunla beraber söyleme (sadece dinle) (Kıyamet 16) mealindeki ayet hakkında şu açıklamayı yaptı: "Hz. Peygamber (sav) vahiy geldiği zaman büyük bir şiddet (ve ağırlık) hissederdi. Bunun tesiriyle dudaklarını kımıldatırdı. Bunun üzerine şu ayet indi. (mealen): "(Ey Muhammed, Cebrail sana Kur'an okurken acele edip onunla beraber söyleme (sadece dinle). Onu toplamak ve okutmak bize aittir" (Kıyamet 16). İbnu Abbas devamla der ki: "Ayette geçen "onun toplanması" tabirinden murad "(yeni nazil olan) ayetin Hz. Peygamber (sav)'in kalbinde toplanması, yerleşmesi, sonra da Hz. Peygamber (sav) tarafından okunmasıdır." "Biz vahyi okuduğumuz zaman, sen onun kıraatine uy" (18. ayet) ayetinde de, "Dinle ve sus, sonra onu sana biz okuturuz" denmektedir. Bu vahiyden sonra, Cibril (a.s.) vahiyle gelince, sadece dinlerdi. Cibril gidince yeni gelen vahyi, kendisine nasıl okunmuş ise, öylece okurdu."
Resulullah (sav)'a Kadir gecesi (Ramazan'ın neresinde?) diye sorulmuştu. O, Ramazanın tamamında!" diye cevap verdi.
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kadir gecesi bana (bugün rüyamda) gösterildi, (şu anda hangisi olduğunu unuttum). O gecenin sabahında kendimi su ve toprak içinde secde eder buldum." Derken hava bozdu, yağmur başladı. Zaten mescid çardak şeklindeydi (üstü ağaç dallarıyla örtülü idi). Resulullah (sav)'ın burnu (alnı) üzerinde ve burun yumuşaklarında su ve toprak bulaşığını gördüm. O gün Ramazanın yirmi birinci sabahıydı.
Bir adam Resulullah (sav)'a gelerek, "Bana cami (özlü) bir sure Öğret" talebinde bulundu. Peygamberimiz (sav) de ona İza Zülzilet suresini öğretti. (Ta'lim işi bitince) adam şunu söyledi: "Seni hakla gönderen Zat'a yemin olsun (buradaki ameller bana yeter), buna asla başka bir (amel) ilave etmeyeceğim." Adam ayrılır ayrılmaz Resulullah (sav): "Adamcağız kurtuldu!" dedi ve bu sözü iki kere tekrar etti.
Resulullah (sav) bir gün mecsidde iken hafif bir uyku kestirmesi yaptı, sonra gülerek başını kaldırdı. Kendisine: "Ey Allah'ın Resulü, niçin gülüyorsunuz?" diye sorulunca: "Bana az önce şu süre nazil oldu" deyip besmele çekti, sonuna kadar Kevser süresini okudu: "Bismillahirrahmanirrahim! Ey Muhammed! Doğrusu sana pek çok nimet vermişizdir. Öyleyse Rabbin için namaz kıl, kurban kes. Doğrusu adı sanı ortadan kalkacak olan, sana kin tutan kimsedir" (Kevser 1-3) Resulullah kıraati tamamlayınca sordu: "Kevser'in ne olduğunu biliyor musunuz?" Biz: "Allah ve Resulü bilir" dedik. Resulullah (sav) açıkladı: "Bu bir nehirdir, Rabbim onu bana vaadetmiştir, O nehir üzerinde pek çok hayırlar var. Bu bir havuzdur da. Kıyamet günü ümmetim onun başında (su içmek üzere) toplanacak. Bu havuzdaki maşrapalar gökteki yıldızlar kadar çoktur. Derken içlerinden bir kul çıkarılıp atılacak. Ben müdahale edip: "Ey Rabbim (onu niye atıyorsun) o benim ümmetimdendir?" diyeceğim. Ancak Cenab-ı Hakk: "Bunlar senden sonra ne bid'atler işlediler senin haberin yok" diyecek."
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Şu Kur'an'ı muhafazaya itina gösterin. Muhammed'in nefsini kudret elinde tutan Zat-ı Zülcelal'e kasem olsun Kur'an-ı Kerimin (hafızalardan) kaçması, develerin bağlarından boşanıp kaçmasından daha kolaydır."
Allah(c.c.) sizlerden ve cümle İslam aleminde ki bütün kardeşlerimizden razı olsun.