Hadislerimiz

Peygamberimiz'in (sav) döneminden kutsal alıntılar.

Hoşgeldiniz, Hayırlı Sabahlar

Salat

Ömer İbnu'l-Hattab (ra)'ın şöyle söylediğini işittim: "Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim geceleyin hizbini veya hizbinden bir kısmı okumadan uyursa bunu sabah namazı ile öğle namazı arasında tamamlasın. Bu takdirde, sanki gece (mutad vaktinde) okumuş gibi aynı sevaba nail olur."

Hişam İbnu Hakim İbni Hizam'ı, Furkan suresini farklı şekillerde okurken dinledim. Resulullah (sav) bana bu şekillerden hiçbiriyle okumamıştı. Namazın içinde adamın üzerine atılacak oldum. Kendimi zorla zabtedip namazı bitirmesini bekledim. Selamı verir vermez ridasından tutup kendime doğru çektim ve: "Sana bu süreyi (böyle okumayı) kim öğretti?" diye sordum. Hişam: "Onu bana Resulullah (sav) öğretti!" demez mi! (Tepem attı): "Yalan söylüyorsun, onu Resulullah (sav) bana da öğretti, ama senin okuduğuna hiç benzemiyor!" dedim. Adamı derdest edip doğru Resulullah (sav)'a götürdüm. "Ey Allah'ın Resulü," dedim, "bu adamı Furkan süresini, bana hiç okumadığın çok farklı şekillerde okuyor gördüm!" Resulullah, sükunetle: "Hele yakasını sal!" diye emretti ve ona dönerek: "Ey Hişam oku bakalım!" dedi. Hişam, kendisinden işittiğim şekilde, süreyi yeniden okudu. Resulullah (sav) bana yönelerek: "Evet, süre bu şekilde indirildi" buyurdu. Sonra bana: "Ey Ömer," dedi. "Sen de oku". Aynı sureyi ben de, bana öğretmiş olduğu şekilde okudum. Bunun üzerine Resulullah (sav) şu açıklamayı yaptı: "Evet sure bu şekilde (de) nazil oldu. Biliniz ki, bu Kur'an yedi harf (şekil) üzere indirilmiştir. Bunlardan hangisi kolayınıza gelirse onunla okuyun."

Resulullah (sav)'ın zamanında kişi, bir rüya görecek olsa onu aleyhissalatu vesselam efendimize anlatırdı. O sıralarda ben genç, bekar bir delikanlıydım, mescidde yatıp kalkıyordum. Bir gün rüyamda, iki meleğin beni yakalayıp cehennemin kenarına kadar getirdiklerini gördüm. Cehennem kuyu çemberi gibi çemberlenmişti. Keza (kova takılan) kuyu direği gibi iki de direği vardı. Cehennemde bazı insanlar vardı ki onları tanıdım. Hemen istiazeye başlayıp üç kere: "Ateşten Allah'a sığınırım" dedim. Derken beni getiren iki meleği üçüncü bir melek karşılayıp, bana: "Niye korkuyorsun? (korkma)" dedi. Ben bu rüyayı kızkardeşim Hafsa (ra)'ya anlattım. Hafsa da Resulullah (sav)'a, anlatmış. Resulullah (sav): "Abdullah ne iyi insan, keşke bir de gece namazı kılsa!" demiş. Salim der ki: "Abdullah bundan sonra geceleri pek az uyur oldu!"

Resulullah (sav), "Kim sıdk ile Allah'tan şehid olmayı taleb ederse, Allah onu şehidlerin derecesine ulaştırır, yatağında ölmüş bile olsa" buyurdu."

Resulullah (sav), sabah vakti baskın yapardı. (Yaklaştığı yerleşim bölgesine) kulak kabartır, (ezan okunup okunmadığını kontrol eder) ezan sesi işitecek olursa durur, işitmezse saldırıya geçerdi.

Ben kocamın akrabalarından iki kişiye civar (himaye) vermiştim. Resulullah (sav) "Senin civar verdiğine biz de civar verdik" buyurdu."

Resulullah (sav)'e Bahreyn'den bir mal getirildi. Resulullah (sav): "Bunu mescide dökün" dedi. Bu mal (şimdiye kadar) Resulullah (sav)'e gelenlerin en çok olanı idi. Resulullah (sav) namaza gitti ve mala hiç nazar etmedi. Namaz bitince gelip malın yanında durdu. Her gördüğüne ondan veriyordu. Derken amcası Abbas (ra) geldi ve: "Ey Allah'ın Resulü, bana da ver. Zira ben hem kendimin, hem de Akil'in (esaretten kurtuluş) fidyesini verdim!" dedi. Resulullah (sav) da: "Al!" dedi. Bunun üzerine o da torbasını iyice doldurdu. Sonra onu sırtlamaya çalıştı, ancak muvaffak olamadı. "Ey Allah'ın Resulü, birilerine söyle de sırtıma kaldırıversin" dedi ise de: "Hayır" cevabını aldı. Bunun üzerine; Abbas: "Öyleyse sen sırtıma kaldırıver!" dedi. Yine: "Hayır!" cevabını aldı. Bunun üzerine Abbas, torbadan bir miktarını döktü, tekrar sırtlamaya çalıştı, yine kaldıramadı. Ve: "Birilerine söyle sırtıma kaldırıversin!" dedi. "Hayır!" cevabını alınca, yine: "öyleyse sen kaldırıver" dedi. Resulullah (sav) buna da "Hayır!" deyince Abbas bir miktar daha boşalttı, sonra kaldırıp omuzuna koyup çekip gitti. Resulullah (sav), Abbas (ra)'ın para hırsına taaccübünden, bize görünmez oluncaya kadar gözleriyle onu takip etmişti. Resulullah (sav) tek dirhem kalıncaya kadar oradan ayrılmadı.

Resulullah (sav) sordular: "İçinizden kime şehid dersiniz?" "Ey Allah'ın Resulü," dediler, Allah yolunda öldürülen şehiddir." "Öyleyse," dedi, Resulullah (sav), "ümmetimin şehidleri azdır." "Peki," dediler, "daha kimler şehiddir, ey Allah'ın Resulü?" "Allah yolunda öldürülen şehiddir. Allah yolunda ölen şehiddir. Taunda ölen şehiddir. Karnı sebebiyle ölen şehiddir, boğularak ölen şehiddir."

İmam Malik ve Tirmizi'nin kaydettikleri bir rivayette Resulullah (sav) şöyle buyurmaktadır: "Şu beş kişi şehiddir, (deyip önceki hadiste geçenleri saydıktan sonra): Yıkıntı altında kalan da şehiddir" diye ilave etti. Hz. Cabir (ra)'den gelen bir rivayette: "Karnında çocuğu olduğu halde ölen kadın da şehiddir" buyrulmuştur. Abdullah İbnu Amr İbnu'l-As (ra) tarafından rivayet edilen bir diğer sahih hadiste: "Malını müdafaa ederken öldürülen şehiddir" buyurulmuştur.

Resulullah (sav)'a muhrimin giyeceği şeylerden sorulmuşta şu cevabı verdi: "Muhrim ne kamis (gömlek), ne sarık, ne bürnus, ne şalvar, ne de vers veya zaferan bulaşmış bir giysi taşımaz. Ayağında da mest (ve benzeri ayakkabı) yoktur. Ancak nalın bulamazsa, mestlerin topuktan aşağı kısmını kesmelidir." Buhari'de şu ziyade var: "İhramlı kadın yüzünü örtmez, eldiven de giymez."

Allah(c.c.) sizlerden ve cümle İslam aleminde ki bütün kardeşlerimizden razı olsun.

La ilahe İllallah Muhammed'ur Resulullah


Vintage vektörleri Freepik tarafından tasarlanmıştır.

Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Bu sayfadan alıntı yaparak veya kopyalayarak herşeyi kullanabilmeniz ticari ve gelir getiren amaçlar hariç herşey için serbesttir.

2012, Hadislerimiz.com