Peygamberimiz'in (sav) döneminden kutsal alıntılar.
Dikkat, bu websitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanmaktayız. Eğer çerezler hakkında bilgi sahibi değil iseniz daha fazla bilgi için buraya tıklayın.
Hz. Peygamber (sav) şöyle emretti: "Ağaçların üzerinde o yılın meyve" leri (olgunlaşmaya) salih olduğu (kızarmak, sararmak suretiyle) zahir olana kadar, meyveleri satmayın. Yaş hurmayı kuru hurma karşılığında da satmayın." Yüce Abdullah İbnu Ömer, Zeyd İbnu Sabit'in şöyle dediğim rivayet etmiştir: Resulullah (sav) yaş hurmayı kurusu ile değiştirmeyi yasakladıktan sonra, ariyyenin (muayyen bir ağacın başındaki yaş hurmayı) yerdeki yaş veya kuru hurma ile tebdiline müsaade buyurdu. Bu çeşit bir değiş tokuşa başka alım-satımlarda müsaade buyurmadı." İbnu Ömer'e meyvenin salih olarak ortaya çıkması nedir? diye sorulunca şu cevabı verirdi: "Meyvenin afete uğrayarak zarar görme tehlikesini atlatmasidir."
Hz. Peygamber (sav) olgunlaşmazdan önce meyvenin ağacın basında iken satılmasını yasakladı. Kendisine (sav) meyvenin olgunlaşması ile ne kastediliyor? diye sorulunca: "Onun kızarması ve sararmasıdır" diye açıkladı ve ilave etti: "Cenab-ı Hakk bir afet vererek meyveye mani olacak olsa, kardeşinden aldığın parayı nasıl helal addedeceksin?"
Cahiliye insanları, devenin etini, karnındakinin hamileliği vaktine satarlarda "karnındakinin hamileliği" devenin karnındakini doğurması, doğanın da büyüyüp hamile kalmasıdır. Resulullah (sav) bu alış-verişi yasakladı." Buharfnin bir rivayetinde "...sonra karnındaki de doğar" denir.
Hz. Peygamber (sav) Medine'ye geldiginde Medineliler, bir yıllık, iki yıllık hurma mahsulünü peşinen satarlardI. Resulullah (sav) onlara: "Hurmayı kim önceden satarsa ölçüsünü, tartısını belirterek, vadesini tayin ederek satsın" buyurdu. (Bunu Beş Kitap tahric etmiştir. Buhari ve Ebu Davud'da gelen diğer rivayetlerde aynısı ifade edilmiş ve şöyle bir farklılığa yer verilmiştir: "...iki ve üç yıllık...")
Abdullah İbnu Şeddad İbni'l-Had ve Ebu Bürde selef mevzuunda ihtilafa düştüler. Beni, İbnu Ebi Evfa (ra)'a gönderdiler. Ben kendisine bu hususta sordum. Şu cevabı verdi: "Biz Resulullah (sav), Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer (ra) devirlerinde buğday, arpa, kuru üzüm ve kuru hurma hususlarında selefte bulunurduk. Ben, İbnu Ebza'ya da sordum. O da buna benzer bir cevap verdi."
Bir diğer rivayette şöyle gelmiştir: "...Dedim ki: (siz selem adini) yanında alacağınız malın aslını bulunduran kimse ile mi yapardınız?" Şu cevabı verdi: Biz selem yaptığımız kimseye o hususu sormazdık." (Ebu Davud'un rivayetinde şu ziyade var: "(Selem akdini) alacağımız mal elinde bulunmayan kimselerle yapardık.")
İbnu Ömer (ra)'e "hurmada selem yapılır mı?" diye sordum. Bana: "Resulullah (sav), meyvesi (yenmeye) salih oluncaya kadar hurmanın satılmasını yasakladı" cevabını verdi.
Rivayetinde der ki: "...Ondan yeninceye, tartılıncaya kadar..." Ben "Tartılması da ne dir?" diye sordum. Yanında bulunan bir zat: "Miktarı göz kararı ile kabaca takdir edilebilinceye kadar" diye açıkladı.
Bir adam selem yoluyla (yani parasını peşin alarak, çıkacak mahsulden verilmek üzere) bir ağacın hurmasını sattı. Fakat o yıl o ağaç hiç mahsul vermedi. Satıcı ile müşteri ihtilafa düşerek davalarını Hz. Peygamber (sav)'e getirdiler. Resulullah (sav) satıcıya: "Onun parasını nasıl helal addedersin, parayı geri ver" dedi. Sonra şunu söyledi; "Hurma (yenmeye) salih oluncaya kadar onu selem yoluyla satmayın."
İmam Malik, İbnu Ömer'in sözü olarak şunu tahric etmiştir: "Kişinin, bir başkasına selem yoluyla yiyecek satmasında bir beis yoktur, yeter ki, yiyecek maddesinin fiyatı belirlenmiş, ödemenin zamanı tayin edilmiş olsun. Ancak (hasada) salahı ortaya çıkmayan ekinde veya (yenmeye) salahı ortaya çıkmayan hurmada selem olmaz." (İbnu Ömer'in bu sözünü Buhari, bab başlığında senedsiz olarak kaydetmiştir.)
Allah(c.c.) sizlerden ve cümle İslam aleminde ki bütün kardeşlerimizden razı olsun.