Peygamberimiz'in (sav) döneminden kutsal alıntılar.
Dikkat, bu websitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanmaktayız. Eğer çerezler hakkında bilgi sahibi değil iseniz daha fazla bilgi için buraya tıklayın.
Resulullah (sav)'ı dinledim, "Baldırların açılacağı, kendilerinin secdeye davet edileceği gün..." (Kalem 42) mealindeki ayetle ilgili olarak şöyle diyordu: "Rabbimiz baldırını açar, her mü'min erkek ve her mü'min kadın O'na secde eder. Dünyada iken kendisine riya ve gösteriş olarak secde edenler geri kalırlar. Onlar da secde etmeye kalkarlar, ancak sırtları bükülmeyen yekpare bir tabakaya dönüşür (ve secde edemezler)."
Ey Muhammed! Cebrail sana Kur'an okurken, unutmamak için acele edip onunla beraber söyleme (sadece dinle) (Kıyamet 16) mealindeki ayet hakkında şu açıklamayı yaptı: "Hz. Peygamber (sav) vahiy geldiği zaman büyük bir şiddet (ve ağırlık) hissederdi. Bunun tesiriyle dudaklarını kımıldatırdı. Bunun üzerine şu ayet indi. (mealen): "(Ey Muhammed, Cebrail sana Kur'an okurken acele edip onunla beraber söyleme (sadece dinle). Onu toplamak ve okutmak bize aittir" (Kıyamet 16). İbnu Abbas devamla der ki: "Ayette geçen "onun toplanması" tabirinden murad "(yeni nazil olan) ayetin Hz. Peygamber (sav)'in kalbinde toplanması, yerleşmesi, sonra da Hz. Peygamber (sav) tarafından okunmasıdır." "Biz vahyi okuduğumuz zaman, sen onun kıraatine uy" (18. ayet) ayetinde de, "Dinle ve sus, sonra onu sana biz okuturuz" denmektedir. Bu vahiyden sonra, Cibril (a.s.) vahiyle gelince, sadece dinlerdi. Cibril gidince yeni gelen vahyi, kendisine nasıl okunmuş ise, öylece okurdu."
Resulullah (sav) (bir gün) ashabına: "Sizden biri bir gecede Kur'an-ı Kerim'in üçtebirini okumaktan aciz midir?" diye sordu. "Buna hangimiz güç yetirebilir?" dediler. Resulullah (sav): "Allahu Ahad, Allahu's-Samed (İhlas süresi) Kur'an'ın üçtebiri dir" buyurdu.
Resulullah (sav)'ı devesinin üstünde Feth süresini okurken gördüm. Süreyi terci' üzere okuyordu."
Hişam İbnu Hakim İbni Hizam'ı, Furkan suresini farklı şekillerde okurken dinledim. Resulullah (sav) bana bu şekillerden hiçbiriyle okumamıştı. Namazın içinde adamın üzerine atılacak oldum. Kendimi zorla zabtedip namazı bitirmesini bekledim. Selamı verir vermez ridasından tutup kendime doğru çektim ve: "Sana bu süreyi (böyle okumayı) kim öğretti?" diye sordum. Hişam: "Onu bana Resulullah (sav) öğretti!" demez mi! (Tepem attı): "Yalan söylüyorsun, onu Resulullah (sav) bana da öğretti, ama senin okuduğuna hiç benzemiyor!" dedim. Adamı derdest edip doğru Resulullah (sav)'a götürdüm. "Ey Allah'ın Resulü," dedim, "bu adamı Furkan süresini, bana hiç okumadığın çok farklı şekillerde okuyor gördüm!" Resulullah, sükunetle: "Hele yakasını sal!" diye emretti ve ona dönerek: "Ey Hişam oku bakalım!" dedi. Hişam, kendisinden işittiğim şekilde, süreyi yeniden okudu. Resulullah (sav) bana yönelerek: "Evet, süre bu şekilde indirildi" buyurdu. Sonra bana: "Ey Ömer," dedi. "Sen de oku". Aynı sureyi ben de, bana öğretmiş olduğu şekilde okudum. Bunun üzerine Resulullah (sav) şu açıklamayı yaptı: "Evet sure bu şekilde (de) nazil oldu. Biliniz ki, bu Kur'an yedi harf (şekil) üzere indirilmiştir. Bunlardan hangisi kolayınıza gelirse onunla okuyun."
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah Teala Hazretleri, Allah rızası için yola çıkan kimse hakkında: "Bu kulum, benim yolumda cihad etmek üzere bana inanarak peygamberlerimi tasdik ederek yola çıkmıştır, artık onu ya cennetime koymak yahut da ücret veya ganimet elde etmiş olarak, çıkmış olduğu meskenine geri çevirmek hususunda garanti veriyorum" diyerek te'minat verir. Muhammed'in nefsini kudret elinde tutan Zat-ı Zülcelal'e yemin olsun ki, Allah yolunda yaralanmış hiçbir yaralı yoktur ki, kıyamet günü, yaralandığı ilk günkü manzarasıyla gelmiş olmasın: (Yarası taze) kan renginde, kokusu da misk kokusunda olarak. Muhammed'in nefsini kudret elinde tutan Zat-ı Zülcelal'e yemin ediyorum ki, Müslümanlar'a meşakkat vermeyecek olsam, Allah yolunda gazveye çıkan hiçbir seriyyeden asla geri kalmazdım. Ancak onları hayvana bindirecek imkan bulamıyorum. Onlar da beni takibe imkan bulamıyorlar. Benden geri kalmak da onlara zor geliyor. Muhammed'in nefsi kudret elinde olan Zat-ı Zülcelal'e kasem olsun, Allah yolunda gazaya çıkıp öldürülmeyi, sonra tekrar hayat bulup gazada tekrar öldürülmeyi, sonra tekrar gazaya çıkıp öldürülmeyi ne kadar isterim!"
Muğire (ra) dedi ki: "Peygamberimiz (sav), Rabbimizin risaletini getirmiştir. Bir de bize bildirdi ki, bizden kim öldürülürse cennetlik olacaktır. Bu sebeple biz, ölümü, sizin hayatı sevdiğinizden daha çok seviyoruz." (Buhari, Kitabu't-Tevhid'de muallak olarak kaydetmiştir. Rezin tam olarak kaydeder.)
Hz. Peygamber (sav)'e, şecaat olsun diye veya hamiyyet (kavmi, ailesi, dostu) için veya gösteriş için mukatele eden kimseler hakkında sorularak bunlardan hangisi "Allah yolundadır?" dendi. Resulullah: "Kim, Allah'ın kelamı yücelsin diye mukatele ederse, o Allah yolundadır" diye cevap verdi."
Yahudiler, Resulullah (sav)'a gelip, kendilerinden bir erkekle kadının zina yaptığınısöylediler. Resulullah (sav) onlara: "Recm hakkında Tevrat'ta ne buluyorsunuz?" diye sordu. Onlar: "Teşhir edip rezil ederiz ve dayak atarız" dediler. Abdullah İbnu Selam (ra): "Yalan söylüyorsunuz. Zinanın Tevrat'taki cezası recmdir" dedi. Hemen Tevrat'ı getirip açtılar, içlerinden (Abdullah İbnu Surya adında) biri elini recm ayetinin üzerine koydu. Sonra, ayetten önceki kısımlardan okumaya başlayıp (kapadığı kısmı atlayarak arka kısmını okumaya devam etti. Abdullah İbnu Selam (ra) müdahale edip: "Kaldır elini!" dedi. Adam elini çekti, tam orada recm ayeti mevcut idi. Bunun üzerine: "Ey Muhammed, Abdullah doğru söyledi. Tevrat'ta recm ayeti mevcuttur!" dediler. Resulullah (sav) derhal o iki zaninin recmedilmesini emretti ve recmedildiler." İbnu Ömer (ra) der ki: "Erkeğin, atılan taşlara karşı korumak için, kadının üzerine eğildiğini gördüm."
İki kişiye karşı hased caizdir: Birincisi o kimsedir ki, Allah kendisine Kur'an-ı Kerim'i nasib etmiştir, o da onu, gece ve gündüz boyu ikame eder. İkincisi de o kimsedir ki, Allah Teala ona mal vermiştir de o da gece ve gündüz (hak yolda) infak eder.
Allah(c.c.) sizlerden ve cümle İslam aleminde ki bütün kardeşlerimizden razı olsun.