Peygamberimiz'in (sav) döneminden kutsal alıntılar.
Dikkat, bu websitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanmaktayız. Eğer çerezler hakkında bilgi sahibi değil iseniz daha fazla bilgi için buraya tıklayın.
Hz. Osman (ra)'a dedim ki: "Siz niçin, mesani grubuna giren Enfal suresini miün grubuna giren Beraet suresine yaklaştırdınız ve aralarına da besmeleyi yazmadınız?" Hz. Osman (ra) şu cevabı verdi: "Resulullah (sav)'a vahiy sırasında, bir çok süre birlikte gelirdi. Bu durumda herhangi bir vahiy geldi mi, vahiy katiblerini çağırır, onlara: "Şu ayetleri, şu şu meselelerin zikedildiği sureye koyun" diye irşad ederdi. Bir ayet geldiği zaman da "Bu ayeti içinde şu şu şeylerin zikredildiği sureye koyun" derdi. Enfal suresi, Medine'de ilk nazil olanlardandı. Beraet suresi ise, iniş itibariyle Kur'an'ın sonuncusu idi. Bunun kıssası da Enfal'in kıssasına benzemekte idi. Bu sebeple Beraet'i öbüründen zannettim. Resulullah (sav) bu surenin öncekinden olduğunu belirtmeden vefat etti. Bu sebeple ben bunların arasını yakın tuttum ve ikisinin arasına bismillahirrahmanirrahim satırını koymadım. Böylece onu yedi uzunların (Seb'u't-Tıval) arasına koydum." (Ebu Davud'un rivayetinde "Beraet'i öbüründen zannettim" cümlesi yoktur)
İbnu Abbas (ra)'a sordum: Tevbe süresi nedir? Şu cevabı verdi: Tevbe mi? bilakis o fazihadır (İslam'ın düşmanlarını rezil etmektedir). Onlardan bir kısmı şöyledir... diyerek o kadar çok saymıştır ki, halk "Bizden kimseyi bırakmıyacak, herkesi zikredecek" zannına kapıldılar. Ben tekrar sordum: Ya Enfal süresi? Bu, dedi. Bedir Savaşı hakkında nazil oldu. Ben tekrar sordum: Pekala Haşr süresi? O da, dedi, Benu'n-Nadir Yahudileri hakkında nazil oldu."
Bir diğer rivayette Said İbnu Cübeyr'in: "Ya Suretu'l Haşr (niçin inmiştir?)" sorusuna İbnu Abbas (ra)'ın: (Haşr süresi mi? hayır! O), Benun-Nadir süresidir" cevabını verdiği kaydedilmiştir.
Bir diğer rivayette Said İbnu Cübeyr'in: "Ya Suretu'l Haşr (niçin inmiştir?)" sorusuna İbnu Abbas (ra)'ın: (Haşr süresi mi? hayır! O), Benun-Nadir süresidir" cevabını verdiği kaydedilmiştir.
Hz. Ebu Bekir (ra), Resulullah (sav) tarafından Veda haccından önceki hacc mevsiminde hacc emiri olarak tayin edildiği hacda, "Bu yıldan sonra müşriklere haccetmek yasaktır", "Çıplak olarak Beytullah tavaf edilemez" diye ilan etmek üzere vazifelendirdiği bir gruba beni de gönderdi. Ancak, bilahare Hz. Peygamber (sav), Hz. Ebu Bekir (ra)'in arkasından Hz. Ali'yi gönderdi ve Beraet süresini halka ilan etmeyi ona emretti. Hz. Ali (ra) bizimle birlikte Mina'da halka, Beraet'i ilan etti: "Bu yıldan sonra hiçbir müşrik hacc yapamıyacak ve çıplak olarak Beytullah tavaf edilmeyecek."
Bir başka rivayette, aynı hadise şöyle gelmiştir: "Haccu'l-Ekber günü, kurban bayramı günüdür. el-Haccu'l-Ekber de haccdır. Hacca "el-Haccu'l-Ekber" denilmesi, halkın ümreye "el-Haccul-Asgar" demesinden ileri gelmiştir." Ebu Hureyre devamla diyor ki: "O yıl, Hz. Ebu Bekir (ra) bu tebliği halka duyurdu. Bunun üzerine ertesi yıl yani Hz. Peygamber (sav)'ın bizzat katılarak Veda haccını yaptığı zaman, tek müşrik hacca katılmadı. Hz. Ebü Bekir'in müşriklere ilanda bulunduğu sene Cenab-ı Hakk şu ayeti indirdi: "Ey iman edenler! Doğrusu puta tapanlar pistirler, bu sebeple, bu yıldan sonra Mescid-i Haram'a yaklaşmasınlar. Eğer fakirlikten korkarsanız, bilin ki, Allah dilerse sizi bol nimetiyle zenginleştirecektir. Allah şüphesiz bilendir, hakimdir" (Tevbe 28). Müşrikler ticaret yapıyorlar, Müslümanlar da bundan faydalanıyorlardı. Allahu Teala müşriklerin Mescid-i Haram'a yaklaşmalarını yasaklayınca, Müslümanlar müşriklerin yaptıkları ticaretin kesilmesiyle ondan elde ettikleri menfaatin kesileceği endişesine düştüler. Bunun üzerine Cenab-ı Hakk şu vahyi indirdi: "Eğer fakirlikten korkarsanız, bilin ki, Allah dilerse sizi bol nimetiyle zenginleştirecektir."Sonra bunu takip eden ayette Cenab-ı Hakk cizyeyi helal kıldı. Bu daha önce alınmıyordu. Bunu, müşriklerin ticaretiyle elde edilen menfaate bir karşılık (ivaz) yaptı. Cenab-ı hakk şöyle buyurdu: "Kitap verilenlerden, Allah'a, ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Peygamberinin haram kıldığını haram saymayan, hak dinini din edinmeyenlerle, boyunlarını büküp kendi elleriyle cizye verene kadar savaşın" (Tevbe, 29). Allah Müslümanlara bunu helal kılınca, anladılar ki, Allah kendilerine, müşriklerle olan ticaretin kesilmesi sebebiyle kaybından korkup üzüldükleri menfaatten daha fazlasını vermektedir"
Nesai'den gelen bir diğer rivayet şöyledir: Ebu Hüreyre (ra) dedi ki: "Resulullah (sav) Ali İbnu Ebi Talib (ra)'i Beraet suresiye birlikte Mekke ahalisine gönderdiği zaman onunla beraber ben de geldim. Kendisine "Ne ilan ediyordunuz?" diye soruldu. Şu cevabı verdi: "Biz şunları ilan ediyorduk: 1- Kabe'ye ancak mü'minler girer. 2- Beytullah çıplak tavaf edilemez. 3- Kimin Resulullah (sav)'la bir anlaşması varsa bunun müddeti dört ayın hitamıdır. Dört ay geçtikten sonra Allah ve Resulü müşriklerden beridir. 4- Bu seneden sonra hiçbir müşrik haccetmeyecek. Ben bunları böyle (yüksek sesle ve tekrarla) bağırarak söylüyorum ki O gün sesim kısıldı."
Ben, "Hacc-ı Ekber günü hangi gündür?" diye sordum, bana: "Kurban günü" diye cevap verdi."
Resulullah (sav) haccettiği hacc sırasında, cemreler arasında, kurban günü durarak sordu: "Bu gün hangi gündür?" Halk: "Kurban günüdür", dediler. Resulullah (sav): "Bugün Hacc-ı Ekber günüdür" buyurdu.
Resulullah (sav) şöyle diyordu: "Kurban günü büyük hacc (el-haccu'l-ekber) günüdür. O gün kanlar akıtılır, başlar traş edilir, kirler, paslar giderilir, haramlar helal olur."
Allah(c.c.) sizlerden ve cümle İslam aleminde ki bütün kardeşlerimizden razı olsun.