Peygamberimiz'in (sav) döneminden kutsal alıntılar.
Dikkat, bu websitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanmaktayız. Eğer çerezler hakkında bilgi sahibi değil iseniz daha fazla bilgi için buraya tıklayın.
Resulullah (sav) kadının saçını traş etmesini yasakladı. [Rezin'in ilavesinde: "...Haccda da, umrede de" ziyadesi vardır. Bu ziyadeden sonra (Rezin ilaveten şunu) der: "Onlara sadece teksir (kısaltma) gereklidir."]
Resulullah (sav), (kurbanlık olarak keseceğimiz hayvanın) göz ve kulaklarına dikkat etmemizi, "Kulağı önden delinmişi veya arkadan delinmişi veya ortadan yarılmışı, veya yuvarlak delinmişi kurban yapmayın" diye emretti.
Resulullah (sav) elleriyle otuz deve kesti. Geri kalanı da bana söyledi, ben kestim. Bunlar yetmiş taneydi.
Resulullah (sav), (beni göndererek), kurbanlık develeriyle ilgilenmemi, onların etlerini, derilerini, çullarını tasadduk etmemi, bunlardan kasaba bir (ücret) vermememi tenbih etti." Hz. Ali (ra) der ki: "Kasaba ücretini kendimizden öderdik."
Resulullah (sav) Arafat'ta vakfe yaptı ve: "Burası Arafat'tır, vakfe yeridir, Arafat'ın her yeri vakfe yeridir" dedi. Sonra güneş batar batmaz ifaza yaptı. (Arafat'ı terketti). Devesinin terkisine Üsame İbnu Zeyd (ra)'i bindirdi. Efendimiz (sav), -halk sağında ve solunda (develere telaşla vururlarken) onlara dönüp bakmadan- her zamanki sükun ve rıfk halini koruyarak eliyle işaret edip: "Ey insanlar! Sakin olun" diyordu. Sonra Cem'e (Müzdelife'ye) geldi. Orada iki namazı da (akşam ve yatsı) beraberce kıldırdı. Sabah olunca Kuzeh tepesine gelip üzerinde vakfe yaptı. "Burası Kuzeh'dir, vakfe yeridir. Cem'in tamamı vakfe yeridir!" dedi. Sonra oradan ayrıldı, Mubassır vadisine geldi. Devesine vurdu. Deve dört nala koşarak vadiyi geçti. Orada durup, amcası Abbas (ra)'ın oğlu Fazl'ı devesinin terkisine aldı. Oradan Cemretu'l-Akabe'ye geldi ve taşlama yaptı. Sonra menhara (kesim yerine) geldi: "Burası menhardır (kurbanlarımızı keseceğimiz yer), Mina'nın her tarafı menhardır" buyurdu. Has'am kabilesinden genç bir kadın gelerek: "Ey Allah'ın Resulü! Babam yaşlanmış bir ihtiyardır, Allah'ın hacc farızası kendisine terettüp etmektedir. Ben ona bedel hacc yapabilir miyim?" diye bir sual sordu. Resulullah (sav): "Babana bedel hacc yap!" cevabını verdi. Bu sırada eliyle, devenin terkisinde bulunan Fazl'ın başını büktü. Amcası Abbas (ra): "Ey Allah'ın Resulü! Amcanın oğlu Fazl'ın başını niye büktün?" diye sordu. "İkisini de birer genç görüyorum. Onlar hakkında şeytanın şerrinden emin değilim!" dedi. Derken bir adam daha gelip: "Ey Allah'ın Resulü, ben traş olmazdan önce ifaza tavafını yaptım!" dedi. "Traş da ol, bunda mahzur yok!" cevabını aldı. Derken bir başkası daha gelip: "Ey Allah'ın Resulü, ben taşlama yapmazdan önce kurbanımı kesmiş bulundum!" dedi. "Taşlarını da at, bunda bir mahzur yok!" cevabını aldı. Sonra Resulullah (sav) Beytullah'a geldi, onu tavaf etti. sonra zemzem'e geldi ve: "Ey Abdulmuttaliboğulları, eğer halk size bunun üzerine galebe etmeyecek olsa mutlaka çekerdim" dedi.
İçki haddi için, Resulullah (sav) kırk, Hz. Ebu Bekir kırk, Hz. Ömer (ra) seksen sopa vurdular. Hepsi de sünnettir. (Bu bana daha hoş geliyor).
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim bir hadd cürmü işler de, cezası dünyada verilirse, Allah'ın adaleti kuluna ahirette ikinci sefer ceza vermeye müsaade etmez. Kim de bir hadd cürmü işlemiş, Allah da onun günahını örtmüş ve affetmiş ise, Allah'ın keremi affettiği şeyden dolayı ona dönüp ceza vermeye müsaade etmez"
Resulullah (sav) buyurdular ki: " Kalem üç kişiden kaldırılmıştır: Uyanıncaya kadar uyuyandan, ihtilam oluncaya kadar çocuktan, aklı erinceye kadar mecnundan." [Ebu Davud, diğer bir rivayette şu ziyadeyi kaydetmiştir: "...yaş sebebiyle aklı fesada uğrayandan..."]
Zeyd İbnu Harise Mekke'ye gitmişti. (Uhud'da şehid düşen) Hz. Hamza'nın kızına uğradı, Cafer (ra): "Kızı yanıma ben alacağım, ona ben ehakkım, o benim amcamın kızıdır ve üstelik yanımda teyzesi var, teyze anne gibidir" dedi. Hz. Ali (ra) de: "Ona ben ehakkım, O amcamın kızıdır. Yanımda Resulullah (sav)'ın kızı Fatıma var. Fatıma ona ehaktır" dedi. Zeyd İbnu Harise (ra) atılarak: "Ona ben ehakkım, o erkek kardeşimin kızıdır, ben onun için yola çıktım ve yanına geldim" dedi. Resulullah (sav), kızı Cafer (ra)'in yanına almasına hükmetti ve: "Muhakkak ki, teyze annedir!" buyurdu.
Hz. Peygamber (sav) secde ettiği vakit şöyle dua okurdu: "Allah'ım sana secde ettim, sana inandım, sana teslim oldum. Yüzüm de, kendisini yaratıp şekillendiren, ona kulak, göz takan yaradanına secde etmiştir. Yaratanların en güzeli olan Allah ne yücedir" (Hacc 14). Resulullah (sav)'ın teşehhüdle selam arasında okuduğu en son duası: "Allahümmağfir li ma kaddemtü ve ma ahhartü ve mü esrertü ve ma a'lentü ve ma esreftü ve ma ente a'lemu bihi minni ente'l-mükaddim ve ente'l-muahhir. La ilahe illa ente. (Allahım, geçmiş ömrümde yaptıklarımı, gelecekte yapacaklarımı, gizli işlediklerimi, aleni yaptıklarımı, israflarımı, benim bilmediğim fakat senin bildiğin kusurlarımı affet. İlerleten sen, gerileten de sensin, senden başka ilah yoktur)".
Allah(c.c.) sizlerden ve cümle İslam aleminde ki bütün kardeşlerimizden razı olsun.