Peygamberimiz'in (sav) döneminden kutsal alıntılar.
Dikkat, bu websitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanmaktayız. Eğer çerezler hakkında bilgi sahibi değil iseniz daha fazla bilgi için buraya tıklayın.
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Nafaka için harcananın hepsi Allah yolunda harcanmış gibidir, bina için harcanan müstesna, bunda hayır yoktur."
Bir gün Resulullah (sav) yanında biz olduğumuz halde (gezintiye) çıktı. Derken, etrafındaki binalara rağmen (daha yüksek olduğu için) sivrilen bir kubbe görmüştür "Bu da ne?" diye sordu. "Ensardan falancaya ait dendi. Resulullah (sav) sükut buyurdu, ancak binaya karşı içinden hoşnutsuz olmuştu. Bir müddet sonra, sahibi geldi. Hz. Peygamber (sav)'e cemaatin içinde selam verdi. Resulullah (sav) yüzünü çevirdi ve selamını almadı. Tekrar tekrar selam verdi ise de aynı şekilde davranarak selamını almadı. Adam anladı ki Resulullah (sav) kendisine kızgındır ve yüz çevirmektedir. Durumu arkadaşlarına açarak: "Allah'a kasem olsun, Resulullah (sav)'ın bakışını iyi bulmuyorum. Hakkımda ne olup bitti, bilemiyorum da" dedi. Kendisine: Gezinirken kubbeni gördü. "Bu kimin?" dedi. Sana ait olduğunu haber verdik" dediler. Adam hemen dönüp, kubbesini yıktı, öyle ki yerle bir etti. Resulullah (sav) bir başka gün yine gezintiye çıktı. Kubbeyi göremeyince: "Kubbeye ne oldu?" diye sordu. Kubbe sahibiyle olup biten gelişmeler haber verildi. Bunun üzerine Resulullah (sav) "Bilin ki, zaruri olmayan her bina, sahibine bir vebaldir" buyurdu.
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Ümmetime verilen ücretler bana arzedildi. Bunlar arasında bir kimsenin mescidden kaldırıp attığı bir çöp için verilmiş olanı da vardı. Keza ümmetimin işlediği günahlar da bana arzedildi. Bunlar arasında, bir kimsenin lütf-i İlahi olarak öğrenip de sonradan unuttuğu bir sure veya ayet sebebiyle kazandığından daha büyüğünü görmedim"
Ömer İbnu'l-Hattab (ra) Hz. Peygamber (sav)'e hitab ederek: "Ey Allah'ın Resulü (tavaftan sonra kılınan iki rek'atı) Makam'ın gerisinde kılsak (daha iyi olmaz mı?)" diye bir temennide bulunmuştu, hemen şu ayet nazil oldu: "İbrahim'in makamını namazgah yapın..." (Bakara, 125).
Müslim ve Ebu Davud'un Enes (radıyallahu anh)'ten rivayet ettikleri bir diğer hadis şöyledir: "Onlar Beytu'l-Makdis'e doğru yönelmiş halde, sabah namazının rüküunda iken, Beni Seleme'den bir adam kendilerine uğradı ve: "Kıble istikameti Kabe'ye çevrildi" dedi. Bu sözünü iki kere tekrar etti. Cemaat rüküda iken Kabe'ye yöneldiler."
Allah, şüphesiz zerre kadar haksızlık etmez, zerre kadar iyilik olsa onu kat kat artırır ve yapana büyük ecir verir ayeti ile ilgili olarak Resulullah (sav)'ın şöyle dediğini rivayet etti: "Allah hiçbir mü'mine, yaptığı tek hayrın bile karşılığını ihmal etmek suretiyle zulümde bulunmaz. Yaptığı her hasenenin karşılığı hem dünyada hem de ahirette kendisine verilir. Kafir ise, yaptığı hayır sebebiyle dünyada öylesine yedirilir ki, ahirete varınca, karşılığı verilecek tek hayrı kalmaz."
Hz. Peygamber (sav)'e sorular sordular. Soruda öylesine aşırı gittiler ki, birgün minbere çıkıp (öfkeyle): "Sorun, her sorunuza cevap vereceğim!" dedi. Cemaat bu sözü işitince, korkuyla başlarını öne eğdiler. Başlarına mühim bir hadise gelmekte olmasından korktular. Enes (ra) devamla dedi ki: "Ben sağıma soluma bakmaya başladım. Bir de ne göreyim, herkes elbisesini başına sarmış ağlıyordu. (Kimseden ses çıkmıyordu). Derken, münakaşa falan ettiği zaman, babasından başka birisine nisbet edilen bir kimse ilk konuşan oldu: "Ey Allah'ın Resulü! Babam kimdir?" dedi. Resulullah (sav): "Baban Hüzafedir" buyurdu. Hz. Ömer (ra) de: "Rabb olarak Allah'tan, din olarak islam'dan, peygamber olarak da Muhammed'den razıyız. Fitnelerden Allah'a sığınırız" dedi. Hz. Peygamber (sav) de: "Hayır ve şer her ikisinin de bugünkü kadar bol indiğini hiç mi hiç görmedim, Bana cennet ve cehennem gözle görülecek hale getirildi ve onları şu duvarın önünde gördüm" dedi. (Bir rivayette şu ziyade var: "... Bunun üzerine şu ayet indi: "Ey iman edenler! Size açıklanınca hoşunuza gitmeyecek şeyleri sormayın. Kur'an indirilirken onları sorarsanız size açıklanır, (ama üzülürsünüz). Allah sorduğunuz şeyleri affetmiştir, Allah bağışlayandır, halimdir. Sizden önce bir millet onları sormuştu. Sonra da onları inkar etmişlerdi" (Maide 101-102))
Resulullah (sav) şu ayeti okudu: "Rabbi dağa tecelli edince onu yerle bir etti" (A'raf 143) -hadisi rivayet eden Hammad şöyle der: Hammad'dan rivayeti yapan Süleyman b. Harb merhum- (tecellinin hafifliğini göstermek için) baş parmağının yanıyla sağ parmağının ucuna değdirerek gösterir. (Ve ayetin kıraati bitince Resulullah) ilave eder: "Dağ, çığlık attı ve Musa baygın düştü"
Ebu Cehl (birgün) şöye dedi: "Allah'ımız, eğer bu Kitap, gerçekten senin katından ise, bize gökten taş yağdır veya can yakıcı bir azab ver" (Enfal, 32) diye dua etmişti. Şu ayet indi: "Sen içlerinde iken Allah onlara azab etmez. Onlar bağışlanma dilerken de elbette Allah azab edecek değildir" (Enfal, 33) Müşrikler mü'minleri Mekke'den çıkardıkları zaman da şu ayet indi: "Yoksa Mecsid-i Haram'a girmekten men ederlerken Allah onlara niçin azab etmesin?" (Enfal, 34).
Rablerine andolsun ki hepsini yaptıklarından sorumlu tutacağız (Hicr, 92-93) ayeti ile ilgili olarak: "Onlar "Lailahe illallah" demekten sorumlu olacaklar" demiştir.
Allah(c.c.) sizlerden ve cümle İslam aleminde ki bütün kardeşlerimizden razı olsun.