Hadislerimiz

Peygamberimiz'in (sav) döneminden kutsal alıntılar.

Hoşgeldiniz, Hayırlı Akşamlar

İbnu Şihab

Said İbnu'l-Müseyyeb derdi ki: "Hayvanda riba yoktur. Hz. Peygamber (sav) hayvan satışını üç hususta yasakladı: el-Mezamin, el-Melakih ve Habelu'l-habele. Mezamin: Dişi devenin karnındaki yavru demektir. Melakih: Erkek devenin belinde bulunan (ve dişiyi dölleyen) şey demektir. Habelu'l-habele: "Hamile develerin hamile kalması) yani, dişi develerin karnındaki ceninin doğuracağı yavrunun satımı. (İmam Malik, bu tabirleri, yukarıdaki gibi açıklamıştır. Ancak garib kelimeleri açıklayan lugatci ve fakihler nezdinde, mezamin ve melakih kelimeleri aksi manaları ifade etmektedir.)

Cum'a süresinin 9. ayetini Hz. Ömer'in şu şekilde okuduğunu söylemiştir: ...

O gün ... kelimesinde ihtilaf ettiler. Zeyd İbnu Sabit ... dedi. İbnu'z-Zübeyr ve Said İbnu'l-As ... dediler. Anlaşamayıp, ihtilafı Hz. Osman'a arzettiler. Hz. Osman: "... yazın, çünkü o Kureyş lisanıyla (inmiş)tir" dedi."

Bana ulaştı ki, "Resulullah (sav) Bahreyn Mecusilerinden cizye almıştır, keza Hz. Ömer (ra) İran Mecusilerinden, Hz. Osman (ra) da Berberilerden cizye almıştır."

Resulullah (sav) Hayber'i beşe taksim edip beşte birini aldıktan sonra geri kalanı, Hudeybiye Seferi'ne katılanlardan Hayber'e iştirak eden ve etmeyenler arasında taksim etti.

İbnu Ömer (ra)'in tavaf sırasında telbiye getirmemesi, bunun meşru olmamasındandır. Bu sebeple oğlu Salim de tavafta telbiyeyi mekruh addetmiştir. İbnu Uyeyne der ki: "Kendisine ihtida edilip uyulanlardan Ata İbnu's-Salib hariç hiç kimsenin Beytullah'ın etrafında telbiye getirdiğini görmedim." Şafii hazretleri ve Ahmed İbnu Hanbel sessizce telbiye getirmeyi caiz bulmuşlardır. Ancak Rebia tavaf edince telbiye getirirdi." (Hanefilere göre, telbiye, Zilhicce'nin 10'uncu günü (yani bayramın birinci günü) şeytana ilk taşın atılmasına kadar devam eder, o zaman bırakılır.)

Resulullah (sav) (Veda haccı sırasında) kendisi ve aile halkı için sadece bir deve veya bir sığır kesmiştir.

Raviye "Köle içki içecek olursa ona tatbik edilecek haddin miktarı nedir?" diye sorulmuştu, şöyle cevap verdi: "Bana ulaştığına göre, ona, hüre verilen cezanın yarısını uygulamak gerekir. Hz. Ömer, Hz. Osman ve İbnu Ömer (ra) içkide, kölelerine, hürlere tatbik ettikleri haddin yarısını tatbik ederlerdi."

(Diyete iştirakte) tatbikat (sünnet) şöyledir: Akile amden yapılan öldürmelerin diyetine (hukuken) iştirak etmez. Gönül rızasıyla ederse o başka. Keza, akileye az da olsa çok da olsa kölenin bedelinden yüklenmez. Kölenin bedeli, ne miktara baliğ olursa olsun, ona, malı olarak tasarruf edenedir. Çünkü o, şu hadise binaen ticaret mallarından bir ticaret malıdır: Amden öldürenin diyetine sulhen tesbit edilen diyete; itiraf yolayla sübut bulan cinayete terettüp eden (diyete); işlenen bir cinayete terettüp eden erş'e (diyete) ve kölenin bedeline akile iştirak etmez, kendi arzusu ile iştirak ederse o başka." (Keza bir başka) tatbikat dahi şöyledir: "Kişi hataen hanımını yaralarsa, diyet öder, fakat kısas yapılmaz. Ancak kadına amden ulaşan (kötülüğü sebebiyle) kısas yapılır." Bana ulaştığına göre, Hz. Ömer (ra) buyurmuştur ki: "Kadın, nefsinin üçte birine ulaşan ve aşan yaralamalar amden olduğu takdirde, erkekten kısas isteyebilir." [Rezin ilavesidir]

Ebu Hüreyre ve İbnu Abbas (ra) Ramazan orucunun kazası hususunda ihtilaf ettiler. Biri: "Araları açılabilir" dedi. Diğeri, "açılmaz!" dedi. Ben hangisinin "açılabilir" dediğini, hangisinin de "açılamaz!" dediğini bilmiyorum.

Allah(c.c.) sizlerden ve cümle İslam aleminde ki bütün kardeşlerimizden razı olsun.

La ilahe İllallah Muhammed'ur Resulullah


Vintage vektörleri Freepik tarafından tasarlanmıştır.

Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Bu sayfadan alıntı yaparak veya kopyalayarak herşeyi kullanabilmeniz ticari ve gelir getiren amaçlar hariç herşey için serbesttir.

2012, Hadislerimiz.com